30 Aralık 2010 Perşembe

Noel Öküz'ü

Yeni yıla bir yandan sevgiliyle sevişip, diğer yandan para sayarak girmeyi planlarken(imagine: "bacak omuza" sırasında olanca ciddiyetiyle para sayan öküz fotoğrafı..doğuzbindoğuzyüzdoksanseğiz, doğuzbindoğuzyüzdoksandokuz....); 30 küsur derece ateş ve geniz akıntısı eşliğinde, don gömlek bussines formatında kös kös girecek olmak ne tuhaf.. En fazla 3-5 davuk butu fazladan yerim; tv'ye dansöz çıkarsa koşar ona göz atarım; bir de 12'den geri sayıma eşlik ederim sessizce; hepsi o..


Ha diyeceksin, "ulan sanki hasta olmasan reina'da girecektin yeni yıla"..

E orada haklsın bak; biliyorum malzemeyi... 32 Yaşıma geldim; hala en ufak fikrim yok o "eller havaya" ortamları hakkında.. 1-2 kişinin ötesinde arkadaş grubum da hemen hiç olmadığı için topluca eğlenmek, sabahlara kadar kakara kikiri falan bilmedim / görmedim şu yaşa kadar....  Ha pardon; yalnızca lise son-uni hazırlık dönemimde(pöüüüü... 15 seneye yakın olmuş.. uzun saç/deri ceket yıllarım) bilirim elde içki şişesi, çalan şarkılara bağıra çağıra eşlik ettiğimi; hepsi o.. (iç ses: o yüzden istediğin bölümü kazanamadın ya zaten, pis salak!)..

Hem... şimdi "e hadi oturmaya mı geldik" falan derler mazallah.... Akşam akşam gerilmenin hiç anlamı yok şimdi..

Bazen(bazen??)..... Bazen ciddi anlamda uzaylı gibi hissediyorum kendimi... Eğlence anlayışı "dostlarla birlikte terasta masa üstü oyunlar oynamanın / misafir ağırlamanın / şehir dışındaki yol üstü-dağ başı lokantalarında et yemenin" ötesine geçememiş bir öküz olarak tereddütsüz söyleyebilirim sanırım bunu..

Doğru mu yapıyorum; hiç bir fikrim yok ama.. Tek bildiğim hayatın gelip geçtiği... Muhalif iç sesler: "küçük Özhan Canaydın kılıklı seni! Biraz insan ol, biraz rutininin ötesinde sosyalleş, biraz normal ol lan!!" diye kafamın etini yerken; iktidardaki iç seslerim "normal ne aq? yahut, böyle hakikaten mutluysam kime ne? benim sosyalleşmem de dağdaki böcekle/kısıtlı 3-5 sevdicekle.. yüksek sesle kahkahalar, göbecikler atınca daha mı iyi yaşamış oluyorsun hayatı?" falan diye zik zik ediyor..

Of ulen of.... Hasta olmak yaramıyor bu bünyeye.. Hemen depresif moda bürünüveriyorum.. Oysa yetişseydi şu caaanım projeler; biraz daha enercik olabilseydim; şu m.na godumun lanet x özel işini halledebilseydim biran önce..... Ne çok şey farklı olurdu (iç ses: hadi len.. yürü git!... farklı olacakmış.... külahıma anlat sen onu)..

2011 ve sonrasında "yaşamayı/hayatı" daha az ertelemek dileğiyle.... Tüm Öküz severlerin yeni yılını kutluyorum..

25 Aralık 2010 Cumartesi

Öğğğkk !!

Abooowww.....  Şu Brüksel lahanası denen meled, ne menem bir şeymiş arkadaş!! Öğğğğkkk!! Gitmedi, gitmiyor kokusu burnumdan :(

Allah biz öküzgilleri sıkıcı, öğğkk, pis vejeteryanlardan korusun; amin..

İlgili Yazılarımdan: Et istiyorum ben! http://okuzunondegideni.blogspot.com/2010/05/et-istiyorum-ben.html



24 Aralık 2010 Cuma

Salaklıklarım 6

- Şu çaydanlık milletini sevmedim, sevemedim bir türlü.. "Aha sapı kırılacak, oy buharı fışkıracak" diye diye, soğuk terler içinde geçti acizane ömrüm.... ( Onca ağırlıktaki suyu o cük kadar sap nasıl taşır, hayret ederim )

Ayaküstü senaryolar dahi türettim "şöyle kırılırsa, dizimle böyle tekme atıp uzaklaştıracağım", "şöyle dökülürse, süpersonik reflekslerimle böyle kaçacağım" diye..


Çay bardağı taşımayı da beceremem bak.. Millet çevire çevire neler eder bardağa; ben, gözlerim fal taşı gibi açık / olanca dikkatim, saatte 10metrelik ultra ehemmiyetli yürüyüş tempom ve envai çeşit dua desteğimle dahi, "döke döke" ancak taşıyabilirim..

Hele bir de çaydanlık+demlik ikilisini üst üste sırtlamak durumunda kaldıysa insan; off ooff, hakikaten yazık.. Büyük zulüm :/

- Bir dostum var; "hiç yoktan sevgili edinme" ve "aylarca flörtleşip / vıç vıç sohbet edip 2 elma yiyememe" hususlarında ihtisas yapmış biri... Bense tam tersi; "yatay jimnastikte aylarca ters taklalar, parandeler falan şey edip, flört dedin mi kekelemeye başlıyorum".. O sevgili buluyor / beğeniyor, yatağa atamıyor... Ben yataktan çıkmıyorum; ama kimseyi beğenemiyor / kırmızı surat ve 3-5 gevelemenin ötesine geçemiyorum..

İkimizi toplasan, anca "bir" sağlıklı insan çıkıyor.... Trajikomik :/

- Matkap milletinden de korkuyorum anlaşılan.. Korniş takılacaktı geçen gün; kedilerin elektrik süpürgesinden kaçması gibi, ortalıktan toz olasım geldi.. Öylesi dönen / zorlanan şey, nasıl oluyor da kırılmıyor?.. Yahut kırıldı diyelim; nasıl şarapnel gibin yüzüne gözüne zıplayıp çarpmıyor; anlamak mümkün değil...  Japonlar yapmış........

- Bişii daha diyeceğim; ama çekiniyorum... 6 Ay oldu.... Ben hala mutfak tüpümü yenilemedim lan :S

Salaklıklarım1: http://okuzunondegideni.blogspot.com/2009/03/salaklklarm-bolum-1.html
Salaklıklarım2: http://okuzunondegideni.blogspot.com/2009/03/duduklu-tencereler-salaklklarm-bolum-2.html
Salaklıklarım3: http://okuzunondegideni.blogspot.com/2009/09/salaklklarm-2.html
Salaklıklarım4: http://okuzunondegideni.blogspot.com/2010/01/salaklklarm-4.html

Salaklıklarım5: http://okuzunondegideni.blogspot.com/2010/06/salaklklarm-5_19.html

20 Aralık 2010 Pazartesi

Klozet Üstü Damlacıkları

Hadi erkek milleti yapıyor; görece anlıyorum..

Yok yok.. Öyle estafrullah mestafrullahın anlamı yok. Biz bizeyiz; kandırmayalım şimdi kimseyi.... Default / yontulmamış halimizle hemen hiç birimizin aklına gelmez o kapağı kaldırmak, dikkatli işemek, ardından temizlemek vs.. Dolayısıyla erkek yaptı mı, "Allah cezanı versin, pis herif!.. yuh ulan ayı oğlu ayı!" falan deyip geçiştirebiliyorum sıklıkla...

Ammmaaaa..... Meme sahibi misafir peşinden, yahut dişil evlerin tuvaletinde görmüyor muyum şu klozet üstü damlacıklarını; orada kopuyor işte benim kayış..

Hiç mi dönüp bakmıyorsunuz geride bıraktığınız manzaraya, anlamıyorum ki?

Yahu ben ki erkeğim.. Ben ki görece dağınık bir şeyim.. Ben ki baya bayaa kıllıyım.. Ben ki sıçratma potansiyeline sahip azicane pipi sahibiyim.. Size ne oluyor yahu? Oraya nasıl su sıçratıyorsunuz aq; cidden biri anlatsın bana şu mevzuyu..

Rahatsız da olmuyorsunuz herhalde ki, 2 saat sonra dönüp dolaşıp, o "ıslak / damlacıklarla dolu" klozete yeniden oturabiliyorsunuz(!)..

Onu bunu bilmem arkadaş; garı kısmının karakteri hakkında atıp tutmadan önce, banyosuna muhakkak göz atacaksın! Klozet ne durumda, küvet ne durumda, yerlerde saç var mı; hafiyelik yapacaksın bir nevi.. Yalnızca misafir ettiği odaların yüzeysel düzenine / temizliğine bakıp fikir sahibi olursan, yandın ki ne yandın; pek eğlenceli günler bekliyor demektir seni ;)

Ciddi söylüyorum bak... Aldanmamak lazım; Öküz dediydi dersiniz..

Üzerine alınan dişilere not: Safkan bir Öküz'den yiyorsun ya şu azarı; kafayı duvarlara vurma vaktidir bence..
Üzerine alınan pipi sahiplerine not: Hadi unuttun kapağı kaldırmayı; sağa sola sıçratma.. Hadi sıçrattın; a be eşşek, kolonya / peçete bir şeyle siliver bari ardından..

Klozet üstü damlacıkları.... Nefret ediyorum sizden!!

17 Aralık 2010 Cuma

Bu Ne Allasen??

Bu alet ne allasen??

Çocukluğumdan beri hep görür, merak ederim; fotoğrafla rastlaşınca geldi aklıma.. Hani kadıngiller içine kafalarını sokup bekliyor??(offff.. çok gevrek şeyler geliyor aklıma:P) Hani bigudi falan takıp, dergi okurlar/dedikodu yaparlar o zamazingo tepelerindeyken??

Ne abi; amacınız ne?? Noloor öyle yapınca??

15 Aralık 2010 Çarşamba

İstemiyorum Ama Gitme....

Sokacam arkadaş bu kadıngillerin anlamsız saçmalıklarına!

"İstemiyorum, ama gitme" ne lan!! ? Psikopat mısınız yahu; oyun mu oynuyorsunuz Öküz'le? Matrix'te falan mıyız; nooooluyor aq??

Türkçe değil mi yahu bu söylenenler? "İstemiyorum ama gitme" de ne olii? 40 Gün düşünse anlam veremez ki Öküz buna!


Neden bu kadar dolambaçlı kadın milleti? Neden hiç birşeyi olanca saflığı, netliği, açıklığıyla yaşayamıyor.. Madem olanca kırılmışlığına rağmen yine de istemiyorsun gitmemi, neden "bir yanım çok kırıldı; ama diğer yanım seni hala istiyor"u söyleyemiyor şu bünyen?? Neden açık olmaktansa, her seferinde erkeğinin beynini z.kip duruyorsun bu tip "tilt edici / mavi ekran çıkartıcı" cümlelerinle..

Lafa geldi mi edebiyat profesörü kesilmiyor musunuz, pis entelgiller??... Ayşe kulin, aşk, mevlana falan... ha?? (bak yeni kitabı çıkmış; koşun, alın hadi! tatlı su entelleri sizi..) Bu mu yahu derdinizi anlatabilme kapasiteniz? Bunlar mı günlerce düşünüp/kurup paylaşabildiğiniz kelimeler?

Mesele "istiyorum" yahut "istemiyorum"da... Ötesi/berisi yok..
"İstemiyorum"un pazarlığı olmaz; aklı başında / adam olabilmiş bir erkek, alır ceketini çıkar...  "İstiyorum, ama.." nın üzerindedir asıl mevzu... Oturulur, konuşulur enine boyuna; açık oturum yapılır gerekirse.... Ucu açıktır çünkü.. Kimse kapatmamıştır mevzunun üzerini..

Off be anacım; ne olur daha net / daha yalın yaklaşsanız şu hayata? Ne olur hissettiklerinizi "karşınızdakinin tepkilerine göre" paylaşmasanız? Çok mu şey istiyorum?

[Arşivden]

11 Aralık 2010 Cumartesi

Sensin Kel!

Birlikte iş yaptığım kişiler arasındaki özel yazışmalardan birinde rast geldim bugün.. Beni kastederek, "eşşekler gibi çalıştım bütün hafta; yine beğenmedi kel!" demiş aklı evvelin biri; şans eseri gördüm....

Kel?

Sensin kel!  Alnım biraz açık benim, hepsi o ( 2 gıdım lan; valla çok değil ! )...

Kelmiş.... Senin var ya........ !

-------

Bir de, sevgili Azlittin mimlemiş.. Hemen yanıtlayayım..
- 2010'da en mutlu olduğun şey nedir?
Dedemle son kez denize girdiğim, yüzdüğüm gün..

- 2010'da en üzüldüğün şey nedir?
Çok ama çok özel bir cenaze ve alışık olmadığım ayrılıklar..

- 2010 senin için nasıl bir seneydi?
Sevmedim.. Ömrü hayatımın sanırım en kötü senesiydi..

- 2010'a nasıl girmiştin?2011'e nasıl gireceksin?
"Umarım 2009'dan daha iyi geçer" diyerek girmiştim.. 2011'e de, "umarım 2010'dan daha iyi geçer" diyerek gireceğim aksilik olmazsa..

- 2010'da yapmayı çok istediğin yaptığın/yapamadığın 5 şey nedir?
İşle ilgili projelerimi yetiştiremedim.. uzadıkça uzadı; ertelendikçe ertelendi..
Geciktim.. Zamanında haber alamadım.. Yetişemedim.. En en kıymetlilerimden birini kaybettim..
Hayal kırıklıkları yine tonla.... yine tonla....
Ektim, ektim, ektim, ektim, sabrettim, sabrettim.. 2011'de biçmeye, meyvelerini toplamaya başlayacağımı umudediyorum..
Yine hayatı erteledim..

6 Aralık 2010 Pazartesi

Yakışıklı Erkek & Çirkin Kadın Mevzusu

Tatsız Çilek "Yakışıklı erkeklerin çirkin kadın merakı da bi garip. Verdiği için mi?" diye sormuş..

Yahu, cidden anlamıyor musunuz bunu?
Amaç yalnızca et yemekse, en kolay / en az uğraştıracak hedeflere yönelir insan hayvanı.. Çirkin kadın da, sıklıkla daha kolay lokmadır bu noktada.

Suçlamayın hiç boşuna.. Wild life.. Herkesin, cebinde 3-5 albeni faktörü taşa ihtiyacı var.. Çirkin insan da, ya zekasıyla / parasıyla / ahlakıyla tavlayacak, ya bel altı yönünü ön plana çıkartacak, ya da geyşa yahut muhteşem ev hanımı konsepti üzerine yatırım yapacak.. Ne yapsın başka?

Çirkinliğini gölgelemek için bel altı becerilerini maksimize etmiş; yahut, önündeki pazar tezgahına allayıp pullayıp o ayrıntılardan bol kepçe koymuştur..

Hiç dikkat etmiyor musunuz, sokakta "ucuzluk" derecesinde orasını burasını açan kadınların çoğunun "çirkin"olduğuna? Yani "suratıma bakılmıyor; bari memelerle o bakışları yakalayayım / kendimi iyi hissedeyim" gibi bir psikoloji..

Uzaylı gibi bakmana gerek yok; hepimizde var o pazar tezgahı.. Kimimiz parasını koyuyor, kimimiz güzelliğini, kimimiz özel karakterini..

Hedehödö fabrikasının ultra yakışıklı Behlül kılıklı sahibi, neden 300kg'lık saçma sapan bir gacıyla basılır arabanın içinde? Cevabı çok basit.. Çünkü 300kg'lık kadının kapris yahut pazarlık şansı yoktur... Oysa güzel kadın "oral sex yapmak istemiyorum şimdi" derse(-ki, der); en fazla "tüh" diyebilirsin..

İpler öylesine erkeğin elindedir ki, başa bela olma ihtimali dahi sıfıra yakındır çirkin kadının... Olmadık şeylere evet demek, pek çok ayrıntıyı görmezden gelmek zorundadır. Aksi durumda, kırk yılın başında ayağına kadar gelen "zengin ve yakışıklı" koca ihtimalini kaybedeceğini, yahut kendi kendine de olsa "heytt be, ne adamla yattım! ben de onların liginde oynayıp / aşık atıyorum!!" diyebilme şansından olacağını gayet iyi bilir..

Herkesin tezgahında / cebinde 3-5 taşa ihtiyacı var.. Kiminin yüzü / vücudu güzeldir; bu albeni faktörüyle tavlar.. Kimi, "çirkinim ama; yatakta aklını alırım, yahut bacaklarımı açmak için asla naz yapmam" sinyalleri yollayarak tavlar.. Tavlar oğlu tavlar.. Amaç belli olsa da; "bir ümit", kapı eşiğinden içeriye adımını atar.. Çouğunluğu meze / çerez olur; küçük bir kısmı da avcıyı avda avlayıp, bir şekilde kendine bağlayıverir..

Burada odak nokta "damak tadı" değil, "karın doyurmak" yahut "boş boğazlıktır" çünkü çoğu zaman.. "Memeyse meme, popoysa popo..." gibi bir bakış :P

Avcılara not1: Mideniz çok da geniş değilse; yakınlarda "ağız gargarası niyetine" bir şişe tekila ve sert bir banyo lifi bulundurmakta fayda var..
Avcılara not2: Siz siz olun, midenizin kaldırmayacağı hanımlara, sırf hormonal açlık yüzünden sırnaşmayın.... 2 Sene gitmez gözünüzün önünden o sahneler; Öküz dediydi dersiniz..
Potansiyel avlara not1: Kendinizi kandırmayın.. Boş hayaller kurmayın.. Durumun farkında olun.. Tadını çıkartın.. Kullanılan değil, kullanan pozisyonunda kalın..
Potansiyel avlara not2: Yeterince zeki bir avın, avcıyı avlayabileceğinin farkında olun.. Çok çok çok zor; ama asla imkansız değil..

Ek not1: Bir de hem çirkin, hem meziyetsiz, hem de kaprisli kadın vardır ki; "aman aman, koşar adım uzaklaşmak lazım" der Öküz.. Bknz: Çirkin Kadın Kaprisi
Ek not2: Bir de çirkin kadına aşık olan yakışıklı erkek sendromu var ki; üzüliyorum; Allah kurtarsın demekten başka bir şey gelmiyor elden(kel-merhem zamazingosu).. 
Ek not3: Keşke herkesi dengi dengine dağıtsalar..

26 Kasım 2010 Cuma

Emlakçıları Sevmem İçin Tek Bir Sebep Gösterebilir misiniz?

Yok anam; emlakçılar bir, tesisatçılar/ustalar iki.... Ne kız verilir, ne kız alınır bu adamlardan!

Bir tanesine dahi, "ulan hakkaten işini iyi/hakkıyla yapıyor" diyemedim şu yaşa kadar.. Ya mıymıydır, ya maddi anlamda ayaküstü şey etmeye kalkar(bilhassa emlakçıya verilen komisyona çok acırım), ya da yaptığına yaptıracağına pişman eder insanı..

Yok yok.... Öküz sevmiyor emlakçıları da, tesisatçıları da, ustaları da...

Konuyla alakasız olacak ama; şu aşağıdaki video baya iyi geldi bana yahu; güncel hissettim kendimi.. Baya baya biliyorum/duymuştum bu şarkıyı.. Gençmişim; ben de anlarmışım modern zamazingolardan(yazmıştım; ısrarla bon jovi'lerin, bocelli'lerin ötesini/berisini kabullenemiyor kulaklarım)... Gacı da pek güzel yalnız; dikkatinizi çekiyorum ;)

25 Kasım 2010 Perşembe

Highway To Öküzland

Google'da hangi kalıplar, hangi kelimeler aratılıp Öküzland'e ulaşılmış; buyrun seyir eyleyin... 

Dul kadını aşık etme duası: Çok gülerim şu "dul bu kadın.. kesin azmıştır; verir bana!" bakışına :) Dul kadın arıza yumağıdır yahu. Hele aldatılmış, hele terkedilmiş bir örnekse.. Aman aman; asla değmez....

Kızların memesinde neden tüy olur: Ne olmuş; benim de mememde var(?)..

Ek not: Yakiinen şahit olmuşluğum var; tecrübe konuşuyor: "Uzak durmak; bel altı hayatın tekerine çomak sokmamak lazım".... 10 küsur sene geçti; hala aklımda o sahne :/

Pipisi önde olacağına arkada olan adam: Ohh yeaa man! :)

Süpürge ile pipimizi çeksek ne olur?: Yazık olur.... Mor pipi, 3buçuk atmış/soğuk soğuk terleyen ergen portresi..  Hiç gerek yok; yazık....

Manyak mısınız oğlum? O nasıl hayal gücü? Ayşe-fatma'nın(sağ-sol el) suyu mu çıktı? Bırakın o süpürgeleri yere; cenabet edeceksiniz aleti de!

Ben kadına baktım mı öküz gibi bakarım: Kralsın adamım! :) Kim tutar seni....

G.t yanmalarına ne iyi gelir?: Taşa oturmalı / İshal Ömer.. Yahut Tarlabaşı'nda çıplak koşmalı gece vakti / Kız Mahmut..

Kocam çok anlayışsız saygısız canım sıkılıyor ne yapmam lazım?:  Aşk aldatmacasına kanıp, b.k çukurlarında saçma sapan debelenmemek lazım.. Müstahak size... Az biraz aklınızı kullanın eş seçerken, terkederken..

Çıplak kız pipisi memeli dudakdan öpüş fotarafı: what dı fak?! Kimler takip ediyor lan blogu?

Erkek arkadaşım tam bir öküz nasıl romantik yapabilirim?: Cidden bana mı soruyorsun bunu :) ?

Pipiye bakıp aşık olupta onu öpme: Anlıyorum....... ( kaçın! )..

Hastanede pipi kesimi izle: Höyyt!.. Kışşşt.. Kışşt! Okumayın lan benim blogumu! Ne zorunuz var elin garibiyle? 

Pucca kim?: Google aramalarının vazgeçilmezlerinden ;)

Çırılçıplak kıllı ve şişman erkek fotoğrafları: Tu allah cezanı versin! Gece gece kaldırdın midemi ayağa!

Pir pipi bir popoya girerse: Hak yolu varken, b.k yolu mu? Hmmm..

Hadisenin pipisi görünüyor: Hay Hadise'nin pipisine! Yine mi yahu? Her hafta 3-5 arama yapılıyor bu "hadise'nin pipisi" mevzunda..

20 Kasım 2010 Cumartesi

Yol Arkadaşım ( Bi sus be kadın! )

Gadın milletiyle uzun yola çıkmayacaksın arkadaş... Kadıköy'den çıktık başladı konuşmaya.... 7 Saat, hiç aralıksız "vik vik vik vik" etti kafamın içine yahu; şaka gibi!

Okulun kayıt döneminde bilmem ne olmuş da; kıymalı böreğin içine yumurta katınca bilmem ne oluyormuş da; şuradan gitsek daha kısa olurmuş da; buradan gitsek başka türlü olurmuş da... Oy oy oy oy... 2dk sus daa! Bir nefes al aq..

Hiç mi yorulmuyor çenen, hiç mi sessizlik ihtiyacı duymuyorsun; anlamıyorum ki!


Cevap vermiyorum, anlamıyor; "dikkatimi dağıtma" diyorum, anlamıyor; üfflüyorum-püfflüyorum oralı dahi değil.. Anlatıyor da anlatıyor, anlatıyor da anlatıyor.... "Mevzu ne?", hiç bir fikrim yok ama.. Nefes almadan konuştuğu için, dinlemediğimin/anlamadığımın dahi farkında değil yanımda... Arada göz teması kurmaya çalışıp, "hı hı"lar, haklısınlar, evetlerle onaylıyorum; hepsi o..

Sadece bu mevzu bahis "dişi kişi" de değil ki be anam; hepsi böyle bunların!

Öküz sevmiyor çok konuşan; yola çıktımı "açmalar, dolmalar" arabanın içinde non-stop bir şeyler yeme/içme/yedirme/içirme derdine düşen yol arkadaşlarını.

Ömrümü yediniz, ömrümüüüü!

Not1: Vik vik vik vik, çay-poğaça... Vik vik vik vik, çay poğaça.. Bütün yol böyle geçti anasını satem!
Not2: Bir de bu mevzunun 2li-3lü kadın versiyonu var ki; of of... Akıllara ziyan! Ben ki mülayim adamım; zaman zaman vallahi sıkıveresim geliyor birilerinin boğazını..

17 Kasım 2010 Çarşamba

Soru 4: Bencil Yürekler

Aha bu soru da erkeklere gelsin.. Kadınlar her halükarda oldukları yerde patinaj yapacaktır bu soruda..

Bencil olmayan bir kadın tanıdınız mı siz hiç şu yaşa kadar? Cidden var mı "böhüüüü.. adisin! şirefsizsin! erkeq işte! hepsi bir bunların!" diye zikzik etmek dururken, yeterince tarafsız biçimde empati yapabilen; kendi hatalarıyla yüzleşebilecek cesarette olan; yahut  alışılagelen garı usullerine sarılmayıp/kolaya kaçmayıp, olanca samimiyetiyle "acaba işin bir boyutunda benim de hatam olmuş mudur?" diye kendini sorgulayabilecek yürekte bir kadın? Hakikaten var mıdır, "çuvaldızını" o arsız/o bencil savunma kalkanını delip kendine batırabilen bir kadın?

Ne demek istediğimi pek çoğu anlamayacak dahi.. Hiç şüphem yok bundan.. Acaba diyorum ama... Acaba çıkar mı istisnalar; yoksa toptan mı kesmek lazım ümidi?

Soru 3: Memleketim Sineması

Yine soruyorum.. Bu sefer hedef kitlem, Taksim entelleri....

Bilhassa dram içerikli dört dörtlük filmler yaratıyor memleketim sinemacıgilleri; tamam, haklarını yememek lazım(iç ses: duvara karşı dvd'm nerede lan benim!).. Lakin, anlamadığım bir mevzu var.. Dram hususunda bu denli başarılıyken(-ki gerek kurgu, gerekse oyunculuk anlamında gayet kastırıcı bir tür olduğunu tahmin ediyorum), nasıl oluyor da korku ve kısa metraj dendimi, off off akıllara ziyan bir z.çış söz konusu oluyor??

Yani az buz değil.. İzlediğim bütün kısa metraj filmler ve korku sineması örnekleri birbirinden rezaletti..

Veya şöyle sorayım: Türk yapımı ve "hakikaten iyiydi"diyebileceğiniz bir kısa metraj var mı? (ciddi soruyorum; bilen varsa paylaşsın lütfen.. ki öğreneyim) Yahut 25 sene önceki Cihan Ünal'lı Exorcist haricinde, başarılı korku filmi?

Mantıklı açıklaması varsa şayet; bir öküzün anlayabileceği dilde açıklayabilir mi biri bana? Neden bu z.çış?

14 Kasım 2010 Pazar

Eller, eller, eller... Dıının dıının...

El fetişizmi diye birşey duymuş muydunuz?

Ahanda duydunuz artık ;)
(susssssss.. çaktırmayın kimseye)


12 Kasım 2010 Cuma

Yalan Söylemek Lazım Aşka

Yalan söylemek lazım aşka.... Kör edesiye boyamak lazım o gözleri.. Yeterince gaz verirsen, yelkenlerini suya indirip, kul-köle olmayacak mı nasılsa? Varsın karakter dediğin paçavra alınsın ayaklar altına. Kaz gelecek yerden tavuk mu esirgenirmiş? Yalan söyle, umut ver.... Her yol mübah bu oyunda..

Çıkart şu üzerindekileri önce... Fiyakalı şeyler giydirmek lazım sana... O hooo.. Hiç mi yok havalı takımın, gömleğin?... Git kirala, ödünç al arkadaşından; her şeyi söyletme bana... Tak kafana da şöyle afilli bir şapka... Şu fuları da dola bakayım boynuna... Cihangir, Bebek, Taksim.... Nereyi istersen...



Gece ağzın iyi laf yapsın ama mutlaka... Popüler kültürle mi didiklersin artık kafaları, laf salatasıyla mı, bilmem.. İyi dansetmelisin, bunu da yaz bir kenara.... Ne kadar abartırsan şekilselliği o kadar iyi..  Yüksek sesle kahkahalar atmalı; mekanın en dikkat çekeni olmalısın... Al bak şu puroyu da eline; içmesen dahi dursun parmağında.. Neşeli ol sonra; "benimle birlikte olan kadının yüzü solmaz" diye bağırsın gözlerin.. Gök yarılsa bozma o aynada saatlerce çalıştığın karizmanı... Nasıl hayran gözlerle takip edecekler seni dostum, şimdiden görür gibiyim! Göz temaslarını sakın kaçırma ;)

Özelin/gizlin olmasın mesela... En özel ayrıntıları 3-5 rakı eşliğinde anlat arkadaşlarına... Çektiğin videolar duruyor değil mi çekmecende; bakma suratıma, biliyorsun ne yapman gerektiğini ;)  Ekle hatta üstüne.. Söyle söyle, çekinme.. 2'şer 3'er daldık o gece Ayşe'ye diye... Nikahına mı alacaksın kadını; salla gitsin.... İlk defa yalan söylemiyorsun, öyle değil mi? ;)

Arada aldatmak da lazım bak kadını.. Ardına dönüp bakmadan, zerre vicdan azabı duymadan aldatmak hem de.. Saçmalamaa, bekleyecek o tabi evde; işi ne?.. Erkeksin sen; hakkın bu senin.. Herkes yapıyor yahu; sefan olsun.. Alıştıracaksın bunları kendine... Günü birlik yattıkların yetmedi mi? Sevgili/metres yapacaksın hatta.. Yahut çeşit mi istiyorsun? İyi rusların nerede olduğunu biliyorsun... Söyle ayarlasınlar geceye 2 tane.. Kim, nereden bilecek ;)  Prezervatifsiz yap hatta; o ne öyle bulaşık eldiveniyle burun karıştırır gibi... Çok takılma öyle şeylere; atın ölümü arpadan olsun yahu... Evdeki karıyı/sevgiliyi düşünecek zaman değil şimdi..

Leş kokmak, çirkinleşmek lazım sonra... Kural 1'i biliyorsun: "ne kadar ayı olursan, o kadar makbulsün".. Erkek dediğin kokar.. Erkek dediğin kıllı olur.. Haftada bir ancak yıkanacaksın... At gitsin şu çoraplarını salonun ortasına... İç iç sigaraları günde 2 paket... "Diş fırçalamak"? O da ne? Makbul olacaksın diyorum oğlum sana; güven sen Öküz'e... Daha erkek olacaksın gözlerinde... Daha "reddedilemez", daha "laf söylemeye çekinilir", şekilsel de olsa daha "saygı duyulan" olacaksın..

Ev işlerinde yardım etmek mi? Yahu otur 2dk oturduğun yerde... Karı mısın afedersin? O hazırlayacak tabi sofrayı, her bir şeyi... Aç sen gazeteni.. Duymazdan gel çalan kapıyı... Terliklerin zamanında gelmedi diye arıza çıkart hatta üzerine... Seyreyle sonra bak, nasıl el üstünde tutacaklar seni..

Kavga et mesela arada... Görsün acı kuvvetini... Çekinsin senden.. "Erkegim benim!!!!" olsun şöyle biraz... Efendilik de neymiş; sümsük müsün sen de, "2 tane çakmayacakmısın park yerinde arıza çıkartan salağa"?

Haddini bilecek kadın... Yeri geldimi susacak... Susmuyor mu; nerede, nasıl bir kalabalığın içinde olduğun farketmez; çocuk gibi, azarlayacaksın icabında.. Boz biraz, boz; korkma olmaz birşey.. Varsın küssün, zırlasın "gururumu kırdın o insanların içinde" diye.. 2 Gün sonra gelmeyecek mi tıpış tıpış yamacına?.... Mecbur... Z.ke z.ke gelecek afedersin... Aşık yahu sana; bağımlı bir nevi... Genlerinde var bu; gelip, özür dileyecek hatta... Daha bile kıymetli olacaksın eskiye nazaran... Gazeteni oku sen; bütün gün çalışıyorsun, yoruldun... Bir erkeğin gururuna sahip olacak değil ya kadın! Alışsın hem ;)

Döv hatta ara sıra... En en "oha.. hangi devirdeyiz.. olmaz öyle şey! anında çeker kapıyı giderim" diyenini, en kariyer yapmışını, en havalısını döv.. Korkma; olmaz hiç bir şey... Aşık sana... Evliysen, çocuklar da varsa hele.. Ohooooo.... İşi bıraktı/getireceğin paraya ihtiyacı var; unutma.. Ha ha:) Hayat bize güzel oğluuum... Çak 2 tane ağzına... Şaşırsın... Ağlasın... Çekilip odasına baksın duvarlara boş boş.. "Ben de mi yaşayacaktım bunu?" diye sora dursun kendine... Nerede yaşadığın, hangi sosyal sınıfa dahil olduğun, ne kadar avrupai göründüğünüz falan farketmez... Hakettiyse çak gitsin 2 tane... Yerini, haddini bilsin..

Yürü be koçum... Kim tutar seni... Muhakkak uygula bak sen bu dediklerimi.. Sonra yaslanıp arkana seyir eyle bak, nasıl el üstünde tutacaklar seni, nasıl "daha erkeq!!" olacaksın gözlerinde..

Öküz beceremiyor "talep gören tipte erkek olmayı"... Bari sen kaç, kurtar kendini..

9 Kasım 2010 Salı

Araba Kapısı Centilmenleri

Bu sabah Caddebostan Mado'nun önünde rastladığım "centilmen(f.ck u!)" erkek fotoğrafıyla dank etti kafama...

Çakma sarışın/çakma "ağır abi", enteresan bir çift... Restoran çıkışında arabalarına(Q5) yürüyen ikiliden "kot-ceket-kirli sakal"lı olanı, kıvrak bir hareketle sağ ön tarafa geçip kapıyı açtı meme sahibi/çakma sarışın gacı kişiye.. Gacı kişi de, benzer sahneyi sanki günde 40 defa yaşıyormuşçasına hiiiiç oralı dahi olmadan gerile gerile kuruldu içeriye.. Suratındaki '"açacaksın tabi ya..aam" iç seslik' surat ifadesini hayal gücüm mü uydurdu; yoksa hakikaten meymenetsizlerin önde gideni miydi karşılaştığım bu örnek; o kısımdan çok emin değilim bak....

Herneyse.. Mesele, şahit olduğum o "umursamaz tepki" değil zaten..

Pek düşündürdü bu olay beni.. Hiç bir kız arkadaşıma arabaya binerken kapı açmamışım şu yaşa kadar; o geldi aklıma.. Kapı açmayı, anneanne-babaanne-dede 3lüsü haricinde hemen hiç kimseye yapmamışım hatta.. Aklıma dahi gelmemiş; yakınından geçmemişim.... Gayet bilindik/alışılagelen bir sahne olmasına karşın, öylesine uzak/öylesine yabancı geldi ki bünyeye; gülüp geçsem mi, utansam mı bilemedim..



'Çalışmaz Öküz'ün kafası öyle... Bilmez şekilsel centilmeklik numaralarını, şekilsel romantizmi' vss diye zikzik edip, 'kendin yapmıyorsun/beceremiyorsun; bari yapana b.k atma' pozisyonuna düşmek istemem... Kaldı ki; karşına oturtup, "bir kadına neden arabanın kapısını açmak gerektiğini" 40 sene anlat Öküz'e ; anlamaz da zaten... Aptal aptal bakar en fazla suratına..


Bir iç sesim, "otururken sandalyeyi tutmak, sigarasını yakmak vs.... ne ucuz, ne saçma, ne yapay şeyler" diye saçmalarken; diğer iç sesim, "saçmalama olm; o kadar şekilsellikten kimseye zarar gelmez.. seviyorlar işte.. 2dk tut burnunu, yapıver" diyor... Durur mu 1.iç ses.. Yeniden söz alıp, "saçmalama! klodya şifır için dahi olsa şekilselleşemezsin(??)/yapaylaşamazsın sen! karakterine, bütün doğrularına aykırı!" diye zikzikliyor.. Sonrası kavga kıyamet... Anlaşamıyor bazen iç seslerim..

Cidden hoşlanır mı kadınlar böylesi buram buram "yapmacıklık" kokan hareketlerden?

Empati yapayım diyorum... Lakin, "yemişim kapısını... Ne gerek var öyle şeylere... Sen sev beni... En özelinde ve tek tut.. Hava karardı mı yatayım göğsüne.. Bırakma elimi... Uzaklaştırma gözlerini gözlerimden.. Tamamdır" dediğine göre iç ses; herhalde işin bu kısmını dahi tam beceremiyorum..

E peki, empati yapması dahi güç gelen bir mevzu ise bu bünyeye... koyvermek mi lazım; kasıp öğrenmek mi... onu da bilmiyorum....

Keşke gerek olmasa bu tip alengilli oyunlara... Beğendiğimiz kadının kafasına tokmağı indirip, saçından sürüye sürüye taşıyabilsek mağaramıza...

7 Kasım 2010 Pazar

Şemsiye Çikolatalar & Öküz

Bu kançıncı lan?

Her seferinde bir heves alıyorum şu şemsiye çikolataları... Özenle yerleştiriyorum çekmecemim en en güzide köşesine... Sonra sırf yemeğe kıyamadığım için aylar geçirtiyor; öylece kurtlandırıyorum/son kullanma tarihlerini geçirtiyorum oldukları yerde...

Ömrü hayatımda 20 tane şemsiye çikolata geçtiyse elime;  en en az 15ini böyle harcadım.. Ya kıymet bilmiyorum, ya da şu kıymet bilme işinin gerçekten(!) b.kunu çıkartıyorum..

Ev yemeğe kıyamadığım için kurtlanan/bozulan çokomellerle, çikolatalarla dolu yahu :/

[ not: Aslı'nın konu hakkındaki yorumu pek enteresan... fikirlerinizi bekliyorum:P ]

3 Kasım 2010 Çarşamba

Asabi Öküz [6]

Yeni nesil Etip Puf'ların illa bıçakla/makasla delmeyi gerektiren uyuz ambalajı, kadınlığını/özünü unutan.. özgürleştikçe(?)/ortalığın aq'dukça daha mutlu olacağını sanan umutsuz taksim kızları, yüksek sesle konuşanlar, yüksek sesle gülenler, sakinliği uyuzlukmuş gibi yorumlayanlar, 3 adım yürümemek için araçlarını olmadık yerlere park eden hıyartolar, trafik ışıklarında bipleyenler, "benden gayrı herkese kolum girsinci" bencil bünyeler, "takip mesafesi" kavramını ömrü hayatında duymamış gerzekler, modernite ile kökleri arasında sıkışıp saçmalayanlar, 1 vereceğim diye 40 ağlatan gacılar, tatlıya ceviz katanlar, agresif kişilikler, 90-100m2'lik daireyi 180m2 diye pazarlamaya çalışan emlakçılar, o bakmalara kıyamayacağın fıstık gibi gacıları kollarına takan çipçirkin/dombili erkekler, hamuru bizans oyunlarıyla/entrikalarla/çekememezlikle yoğrulmuş "evil!" bünyeler, alışveriş sepetimdekileri süzmeye çalışan "kasa sırası komşularım", istenilmemeyi/rededilmeyi hazmedemeyen ezikler, sahil yolunda kullandıkları pisikletlerin/patenlerin hızını ayarlayamayan hıyartolar(2dk efendi gidin; bir gün kafanızda kıracağım o pisikletleri!), gecenin bir vakti çaat çat kırdıkları cevizlerle yüreğimi ağzıma getiren münasebetsiz kargalar, öğle vakti Taksim'de çöp kamyonu dolaştıranlar, kalabalıktan/hareketten yarım saat uzak kalınca üfleyip püflemeye başlayan overdoze sosyaller, sol şeritteki hız sınırının sonsuz olduğunu varsayan angutyolar, kızaran/utanan bünyelerle dalga geçenler, memleketim abaza erkeklerince "sex bomb" olduğuna inandırılmış.... öööö... bilemedim ne diyeceğimi.. "zavallılar", nezaketten/teşekkür etmekten/özür dilemekten bihaber hanzolar, okuduğu 300.000 aşk romanıyla entelleştiğini/geliştiğini sanan düdük makarnalar, istediğim halde bana "vermeyen" tüüüüm gacılar....

Hepinizden nefret ediyorum! (bir kısmınıza da ayrıca kafam girsin afedersiniz)

1 Kasım 2010 Pazartesi

Pelvik Kas Geliştirici

Memleketim kadınlarının sakız olmuş vajinal kasları için yepisyeni bir edevat çıkmış.. AC300SLX:P, Pelvik kas geliştirici..

"Şöyle abidik gubidik şeylere kafa yoracağınıza, faydalı mevzularla uğraşsanıza" diyesi geliyor insanın, öyle değil mi?

Değil işte... Dinleyin bir Öküz'ü... 

Bazı kadınların cidden ihtiyacının olduğunu düşünüyorum bu tip zamazingolara.. Zira acizane tecrübeleri arasında dahi, standardın çoook çok ötesinde "içerisi hava alanı olmuş" vajinalar gördü bu öküz.. demedi demeyin bak..

Alet edevatla mı yapılır, egzersizle mi, bilemem orasını.. Ama aklınızda olsun; durum bu.. 

Yalnızca doğal yol ile çocuk doğurmuş kadınları ilgilendiren bir mevzu da değil üstelik("bilhassa", daha doğru bir kelime).... Muhakkak etkisi vardır onun; ama, doğum yapmadığı halde hoşaf olmuş vajinalar da gördüm ACİZANE...

Hayır, benim için sorun değil.. Debelenir debelenir keyfime bakarım bakmasına da; kadın için mesele asıl... (olayın özü "karşılıklı alınan keyif" olduğu için de, tek taraflı "sabahlar olmasın" modunun hemen hiç bir albenisi yok ayrıca gözümde)

Şimdi, overdoze feminist panter Ayşe'ler zik zik edecektir; "halt etmişsin sen.. senin pipin küçük, bize b.k atıyorsun" diye... De.. Öyle değil işte... Hakikaten var "normale/alışılagelene kıyasla çok daha.... öööö.... nasıl tarif etsem.... elastikiyetini / sıkılığını kaybetmiş vajinalar..

"İşinize gelirse" falan demeyin... Anlamıyorsunuz Öküz'ü; vallahi sizin için diyorum ben... İster 10dk, ister 8 saat debelen; "ultra hoşaf vajinalarda kadının orgazm olma ihtimali yok gibi birşey"...

Eşiniz/partnerinizden çok, bizzat kendiniz için önemsemelisiniz bu mevzuyu..

Olay yalnızca yatay jimnastikle ilgili de değil.. Bak neler neler yazıyor tanıtım metninde:
Bu cihazı kullanarak daha iyi bir mesane kontrolü, artan vajinal esneklik, pelvik organ sarkmasına karşı önlem ve hamilelik dönemi sonrası daha hızlı bir iyileşme sağlarsınız.
Pelvik kaslar, özellikle doğum sırasında ıkınma işlevinin gerçekleştirilmesinde önemli rol oynarlar. Ancak zor doğumlar ya da birkaç doğum yapmak kadınların pelvik kaslarını olumsuz etkileyebilir. Bunun sonucunda 35 yaşın üzerindeki her 5 kadından biri hapşırma, öksürme, gülme esnasında az ya da çok idrar kaçırma problemi ile yüz yüze gelmektedir. Bunu engellemenin en kolay yolu kendi kendinize uygulayabileceğiniz Kegel egzersizleridir.
Benden bu kadar valla... Daha ne etsin size Öküz? Şeyinizin kaslarını bile ona düşündürtüyorsunuz...

27 Ekim 2010 Çarşamba

Scarface Öküz

Yine kimin gözü kaldıysa; Öküz onun taaaa.......... afedersiniz..

Meme sevdası yüzünden bir yüzümü/gözümü kırmadığım kalmıştı; aha o da geldi başıma geçen gün!

İçeride bekleyen bir çift güzel meme/hoş ve özel hanımefendi... Overdoze testesteron atağı... Duşakabini, yani tutunacak yeri olmayan, eski ve kaygan banyo küveti... Keyifsiz/düşünme yetisini rafa kaldırmış Öküz(salak Öküz!)... Gece/loş ortam... Ve elbette, haddinden fazla uzağa asılan "banyo havlusu"....

Ne ara kaydı o ayak?.. Niye hiç bir yere tutunamadım?... O lavabo nereden çıktı; az önce yoktu orada?...

Bu soruların hiç mi hiç anlamı yok şu saatten sonra...

Aslında olay anında hemen hiç bir şey hissetmedim.. "Aha amma kalın kafalıymışsın lan... Eşşek gibi vurdun kafayı, hiç acımadı" dediğimi dahi hatırlıyorum kendi kendime... Taa ki, suratımdan süzülen sıcaklığı hissedinceye kadar....

Uzun zamandır hiç o yoğunlukta kan çıkmamıştı vücudumdan; hiç o denli kan içinde görmemiştim suratımı...

Kaşmın üstünde 3-4 cm lik bir yara var artık... Günde kırk defa batikon ve  contractubex sürüp; 300.000 defa dua ediyorum "iz kalmaması" için.. 

Cücük kadar bir tane albeni kaynağım/silahım vardı(temiz yüz); aha onu da kaybedeceğim anlaşılan :/

(İç ses1: Şaka maka, faça yaptım lan... Bayaa baya scarface oldum mına goyim :/ )
(İç ses2: Öküz'ün façası da anca böyle bir sebepten olurdu zaten)

26 Ekim 2010 Salı

Ertesi Gün Öküz'ü

Allah'ın sopası yok... Prezervatif almaya utanan bünye; gitti, paşa paşa(z.ke z.ke) "ertesi gün hapı" aldı....

Demek ki neymiş? Prezervatiflerin sınırları zorlanmayacak; aksiyon sonlanmadan hemen önce, "aşağıda her şeyin yolunda olup olmadığınından" emin olunacakmış....

Ders olsun salak Öküz!
(Not: hassas mevzu. yorumlarınızı 2 kez okuyup paylaşın lütfen)

23 Ekim 2010 Cumartesi

Merak Ediyorum....

Bütün çocukluk aşkları kilo alıp, çirkinleşmek zorunda mı?

Yine Yaptım.. Yine Yaptım...

Aha yine yaptım :/

Kestanemsi saçlar.. Topuklarıyla birlikte, Öküz'den en az 10cm uzun.. Hatları dikkat çekici... Bol süslü.. 30lu yaşlarının 2.yarısında bir hanım... Pek ilgi alanıma girmese de; bonkör dekoltesi ve "ben buradayım" diye bağıran genel seksapalitesiyle daha markete girer girmez dikkatimi çekmişti(hiç kasmayın; öyle 2 düğme açmakla seksapalite kazanılmaz.. çoğunlukla yaratılıştan gelir bu... ruhunuzda olmalı /matah bir şey olduğunu söylemedim; kı.ınızdan anlamayın her dediğimi/ )


Dergi reyonunda karşılaştık.. Aptal aptal raflara göz atıyordum güya, da.. yalan yok; dikkat çoktaaaan dağılmıştı..

Kadın milleti çok g.t afedersiniz.. Bi haber ver..  Fırsat ver düşünmeme.. Şöyle bir durum değerlendirmesi yapayım.. Etraf uygun mu? Kimse bakıyor mu? Hedef gacı halinden memnun mu? "Bakıyor muyum" diye takip ediyor mu? Ayıp olur mu? Salaklık/ziyan etme ile efendilik sınırı nerede başlıyor, nerede bitiyor? vs..  E zaman alıyor tabi bunlar; makine değilim ki ben...

Yoook, olmaz... Hiç beklemediğin bir anda verecek o frikiği ki, ellin ayağına dolaşsın...

Bir şey değil.... O nasıl geniş dekoltedir.. Afedersiniz; oy anam, o nasıl "sığmıyorum buraya/tutmayın beni!" feryadıdır.. 2 Aslan parçası, 3 karış ötemde, bütün ihtişamlarıyla öööylece bana baktı durdu en az 5 saniye boyunca..

Bakamadım tabi yine(vallahi beklemiyordum ama bu sefer.. hazırlıklı değildim; gafil avlandım!)... Şaşardım zaten aksi olsa... Kaçırdım bakışlarımı.. Sanki her gün 10 tane meme görüyorum.. Sanki, çooook modernim... Yahut çook çok normal bir şey de, zerre önem vermiyorum o mevzuya....

Hadi oradan be! İçim gitti, içiiiim! Kuzu kuzu yatıyorlardı yataklarında(zütyen)... Bir el sallamadıkları kaldı resmen.. Ziyan, günah.. Vallahi içim acıyor böylesi müsrifçe harcananlara..

3'er-4'er saliseden 2 kez ya baktım, ya bakmadım... Toplamda 1 saniyeyi geçmez bütün gördüğüm...

5mt ilerimdeki güvenlik personeli/yandaki ekmek-çörek reyonu görevlileri duruma kıymet verip yedi bitirdi kadını taaaa oralardan.. Ben 3 karış öteden yarım saniye bakamadım anasını satem(o birşey değil de; bahsi geçen güvenlikçinin ardımdan bakışı çok koydu yahu)

Of be salak Öküz.. Karar ver; "kurt mu olacaksın, kuzu mu?"

Not1: Şeyi de hiç anlamam bak; günay plajlarında o cıbıl cıbıl güneşlenen turistlere nasıl bakmadan durabiliyor memleketim erkekleri, hiç anlamıyorum.. Senenin 11 ayı hazır olda bekleyip/iğne deliğinden meme dikizleyip; 1 ayı mı insan üstü otokontrolle "ne var ki; alt tarafı meme!" diyebiliyor bu bünyeler?

"Ne var'ı?", "alt tarafı meme'si" var mı lan? Meme 12 ay memedir kardeşim! Anlatya'da olsan da meme, Kastamonu'da olsan da..


Not2: Kesin, bilerek/ego tatmini için yapılıyor bu frikik mevzu.. sırf gıcıklık olsun diye.. ortamdaki "eli yüzü düzgün olup da, kırmızı surat potansiyeli en yüksek kişi/kurban" seçiliyor.. hem dillere destan sunum yapılıp aklı alınıyor garibanın, hem de kimse birşey görmemiş oluyor.. ohh; ne ala...

Not3: Bu mevzularda benim kadar kısmetli olduğu halde; yine benim kadar salağı var mıdır şu dünyada pek merak ediyorum..

21 Ekim 2010 Perşembe

"Öküz" Dedi....

Konuşma 1:

Öküz: Alo?
Gacı: Aaaaa.. şey.. Özge'yle görüşebilir miyim?
Öküz: Yanlış aramışsınız hanımefendi.
Gacı: Aaa.. Nasıl olur? hebee hübele...
Öküz: Belli ki yanlış almışsınız numarayı. Aradığınız, benim numaram..
Gacı: Haaa.. öyle mi? Pardon, özür dilerim..
Öküz: Estafrullah.. ÇAT



Konuşma 2: (4-5 dk sonra)

Gacı: Aaaa.. Ben Özge'yi aramıştım ama?
Öküz: Hanımefendi....... Bakın, yanlış almışsınız numarayı. Benim telefonumu arayıp duruyorsunuz..
Gacı: E ama? Hebele hübele.. Daha önce konuşmuştuk biz bu numarayla??
Öküz: ?? (sıkılgan ve asabiyet sinyalleri veren bir ses tonuyla) Yanlış hatırlıyorsunuz demek; bu benim numaram!
Gacı: Ama.. Amaaa.... Hebele hübele(ağız kalabalığı).... Ya.. birşey söyleyeceğim(daha doğrusu: bişiy söyliicem), sesiniz ne kadar tanıdık geliyor. Tanışıyor muyuz sizinle?
Öküz: Hanımefendi, işim gücüm var; hiç bir yerden tanışmıyoruz. İyi günler..
Gacı: Tanışabilirdik... Öküz!
ÇAT


"Öküz" dedi bana! ?
Elin telefon sapığı "hanımefendi"; ben, "Öküz" oldum yine :/

Sokiim böyle düzene!


Not1: Hala var mı bu tip 'ya boşver xx'i, seninle tanışmak için aradım ben' kadınları yahu?.. Ortaokul yıllarında 300.000 tanesiyle muhattap olmuşluğum var; lakin, 2000'li yıllara doğru nesillerinin tükendiğini sanıyordum ben.
Not2: Öküz kimliğimi bilen biri olma ihtimali yüzde 00000000... Tanıma ihtimali de yok.. Rastgele çevirmiş numarayı; belli..

18 Ekim 2010 Pazartesi

Gezelim mi?

Gezelim mi? ;)

16 Ekim 2010 Cumartesi

Asabi Öküz [5]

- Daireye kadar çıktığı halde, ölme ihtimali yüksek yahut yaşlı hastaları kabul etmeyip geri dönen ambulans personelleri....

- "İmkanları/donanımları olduğu halde(*çok önemli burası.. kalp hastanesine gelen yanık vakasından bahsetmiyorum)", sırf ağır ve riskli olduğu için keyfe keder hasta geri çeviren acil servis görevlileri(elbette diğerleri alınmasın)....

- Ambulanslara yol vermeyen, yol verme işini ağırdan alan, bangır bangır dinledikleri müzik yüzünden ambulans geldiğinin farkına dahi varmayan duyarsız memleketim şöförleri(ne hikmetse tamamına yakını kadın)....

Bir gün birinizi kıtır kıtır kesip hapsi boylayacağım; ama, hanginize kısmet olacak bakalım..

15 Ekim 2010 Cuma

Puffff Mod: ON [2]

Estetik anlamda beğendiğim kadınların pek çoğu, kafasını kaldırıp suratıma dahi bakmamaya başladı son yıllarda... Aynı ortamdasın, ama yokmuşsun gibi.. Ben ki yakınında sinek uçsa gayri ihtiyari kafayı kaldırıp bakan birşeyim; nasıl bu denli tepkisiz/kontrollü yaşayabiliyor kadıngiller, şaşıyorum.. (yanından geçiyorum ulan.. bir kaldır kafayı bak, in miyim cin miyim!).

Aksi gibi, nerede dikkatimi çekmeyen kadın var, onlar da inadına üzerime üzerime atlıyor hemen her seferinde..

Hani tırmalayanlar az olsa, "e öküz, ne yapalım; sendeki malzemeyle bu kadar" diyeceğim. Ama yok işte; Ali'nin Veli'nin talibi 1 iken(ama, ne bir!), Öküz'ün ki 5... Ali Öküz'e özeniyor, ne "çerez çıkartıyorsundur lan sen bu talepten" diye(iç ses: yeter aq, içim dışım çerez oldu!); Öküz Ali'ye özeniyor, "ben sana 10 tane 'ı-ıhh' vereyim, sen bana bir tane 'ohh miss' ver" diye....

Enteresandır; yine benzer şekilde, kimin aşık olmasını istediysem "olmadı" mesela.. "Neden istemiyorsun beni" demek, büyük bencillik; farkındayım.. Ama aksi gibi kimin aşık olmamasını için özen gösterdiysem de, göz yaşlarına boğuldu ardımdan.. Ya ben süründüm, ya onlar yani.. Ortak paydada buluşamadık bir türlü.. Her durumda travmalar defterime bir çizik daha attım; her durumda daha da içe kapandım, vicdan ve acizane kalp sahibi er kişi olarak..

10 tane "istemediğim" yerine, 1 tane "hıh, bak bu iyiymiş"'e, hatta "bu iyi gibi lan"'a dahi razıydım oysa..

Koyvermek lazım belki hayatı.. Bilemiyorum.. Daha az düşünüp, daha çok yaşamak.. (iç ses: "hayat değişsin, sen ne değişiyorsun" 'u ben yazmıştım, öyle değil mi?)

Yahut, gel de açıkla bak; mevzu bahis "bel altı" oldumu, durum 180derece değişiyor mesela.. O normalde suratıma bakmayan cillop ablalar/pamela anderson'lar yanaşıveriyorlar bir şekilde.. Uzaktan/şeklen cezbedecek zerre kadar bir artım yokken üstelik..

Etfrafa yaydığımız enerjiyle ilgilidir belkide... Duygusal anlamda "kendi halinde/pasif" bir Öküz kimsenin ilgisini çekmezken; bel altı mevzuda "why not ;)" bir Öküz, "mmmmm" etkisi yaratıyor olabilir bünyelerde...

Anlamıyorum ki hayatı..

Duygusal, tertemiz şeyler yazdım mesela bloga, 41 çeşit küfür/eleştiri ulaştı eposta hesabıma.. En hardcore detayları paylaştım "ehihii çok şekersin" dendi(!?)..

Nasıl iş lan bu? Nerede hata yapıyorum ben?

40.000 defa tövbe etmiş olsamda bu mevzuda; hakikaten daha az düşünüp, daha çok yaşamak lazım sanırım şu hayatta... Öyle ya; ne kadar çok kadın tanırsan, o ölçüde "ihtimal" artar.. (İç ses1: Beceremem ki ben bunu :/ İç ses2: Niye lan; denemedin ki hiç normal olmayı?)

Onu kırmayacağım, bunu kırmayacağım derken ömür geçiyor... Çok düşünüp, hakikaten ardında ağlamaklı tek bir kimse dahi bırakmamış olsam, neyse.. "Sakınılan göze çöp batar" derler ya; aksi gibi "karşılıklı" göz yaşları, lustral'lar sel olup gidiyor her durumda..

Offff be blog....

"Alın misketlerinizi, verin misketlerimi... Oynamıyorum arkadaş ben!" demek geliyor içimden.... Onu dahi diyemiyorum.... Umudum var :/

[Arşivimdeki, yazıpta yayınlamadığım onlarca/yüzlerce yazıdan biri]

- Puffff Mod: On [1], http://okuzunondegideni.blogspot.com/2010/08/puffff-mod-on.html

11 Ekim 2010 Pazartesi

10.10.2010'muş; peeh!!

Bir 10.10.2010 merakıdır, almış başını gidiyor... Doğum yapacağı tarihi biliçli olarak o güne ayarlayanlar var yahu; şaka gibi..

Hadi kadınlar seviyor benzer kıl tüy şeyleri de; memleketim "sözüm ona daş fırın erkeqleri" de "ay çok şeker fikiiiir" deyip prim vermiyor mu bu tip zamazingolara, deli oluyorum...

Tv/Magazin kölesi, gamsız popüler optimistler sizi..
(ne var; ne bakıyorsun? bak yukarıda ne yazıyor? öküz'üm ben; ne bekliyordun ki?)

10 Ekim 2010 Pazar

Bana Güvenmiyor musun?

Güvenmiyorum aq!

Bir tekerlemedir dolanmış dillere.. "Bana(!) güvenmiyor musun Öküüüüüz?", "Güvenmiyorsan neden birikteyiz; böyle ilişki mi olur?" diye.. Ulan neyine güveneyim, daha 2 hafta oldu birbirimizi tanımaya başlayalı.. İn misin, cin misin; ne bileyim yahu?

Yanlış öğretmişler size... Öyle sandığınız gibi, sevgilinin/ilişkinin yanında standart sunulan bir şey değil bu "güven"... Zamanla hak etmen gerekiyor..
Bu ebette "her yaptığından kuşku duyacağım, psikopat manyaklar gibi her adımını takip edeceğim" vs anlamlarına gelmiyor.... İlişkiye pozitif başlaman; sevgiline "güvenilir kişi" aday adayı gibi bakman lazım; bu hususta şüphe yok.. Lakin, uzuuun yıllar geçmeden/hak etmeden de, 2 gözümü birden kapatmamı boşuna bekleme benden..

Birlikte geçirilen onca zamana karşın güvensizliğimde/kafamdaki soru işaretlerinde/endişelerde bir azalma olmuyorsa; diğer bir deyişle, "güven vermiyorsan" ruhuma/huzursuzsam... Gideceksin... Yok hayır, duyuyorsam hayata karşı duruşuna/karakterine/doğrularına saygı; buram buran yansıtabiliyorsan tutarlı/güven verici biri olduğunu.. Ohh miss.. Öper, daha bir şevkle başımın üstünde taşırım seni..

Geceyi eski erkek arkadaşının evinde geçirip, "höyyyt lan!! noloor??" dediğimde "sığ olmakla" suçlayanını gördüm yahu.. Çok enteresan kadınlar var şu memlekette.. Güvenmiyor muymuşum ona? Kanepede uyumuşmuş.. Yahu nerede uyursan uyu! Mesele sex yapıp yapmadığın değil ki; katil mi edeceksin lan benim gibi mülayim adamı! (yok yok, gaza geldim.... en fazla delirip, çeker kapıyı gider bu bünye)

Güven vermeyen insanları da, haddinden önce güven talep eden insanları da sevmiyor Öküz..

Güven, zamanla hak edilen birşeydir.. Hak et; güveneyim!

6 Ekim 2010 Çarşamba

"Acaba?" Diyorum [1]

"Acaba?" diyor meraklı iç sesim.. "Şu simitlerin, çöreklerin üzerindeki susamları/çörek otlarını marketten paketiyle alsam... Barnakla tek tek yemek yerine, tatlı kaşığıyla yahut avuç avuç yesem....... Aynı keyfi alır mıyım??"


Araya giriyor deneyimli iç ses. "Olmaaaaz! Günah, külliyen günah... Kremalı bisküvinin kreması, tencere dibi pudingleri, simitlerin susamları, Çokomel'in/Etipuf'un marşmelovları vs nesilden nesile aktarılan ritüellerle yenir/yenmeli.. Aksi mümkün değil! Çokomel'i kıymet bilmezce bir çırpıda ağzına atan, Sarelle/Nuthella kavanozlarının dibiyle saatlerce uğraşmayandan memlekete ne hayır gelir yahu?"


4 Ekim 2010 Pazartesi

Mimmzz

Ayris mimlemiş... Konu "itiraflar"...

İtiraf 1: İlkokul sıralarındaki bir sohbet anında, "kareteye gittiğimi" söylemiştim.. Külliyen yalandı elbette :/

İtiraf 2: Ortaokul arkadaşım Ayça'nın "çıkma(??)" teklifini reddettiğim için senelerce pişmanlık duydum.. (hakiki gerçek: korktum lan; ne yapayım! yansıttığım imajın aksine, bir kızla ne konuşulur/ne yapılır onu dahi bilmiyordum doğru dürüst.)

İtiraf 3: Sanırım hiç prezervatifsiz sevişmedim (aksiyon sonuna kadar)..

İtiraf 4: "Tavlama/kur yapma/istediğini alma/alternatif erkeklerle rekabet etme/pozitif yanlarını satma-mevcudu ambalajlama" gibi konular mevzu bahis olduğunda, dongolozların/çekingenlerin/komplekslilerin/salakların "piri" sayılırım.. Sıfırım.. Sıfır!

Hayat Dersleri [1] (+18)

- Her seferinde kendiliğinden oral sex yapan kadın == aşık yahut "beklentisi olan" kadındır.. Hemen hiç şaşmaz..

- 40 Kez seviştiniz, ve hala(??) aşağı köyü yakiinen ziyaret etmedi mi? "Kullanılıyorsunuz"; tadını çıkartın ;)

[yine "yazıp / yayınlamadıklarım" arşivinden bir yazı]

26 Eylül 2010 Pazar

Erkek Olmak

"Erkek olmak var" değil mi şu hayatta? Ne kolay kim bilir hayat bize.

................

Böğründe koca bir bıçak kanırttırıp dururken, ciğerlerin parça parça yerlerinden sökülürken "ağlayamamanın", "göz yaşlarını köşe bucak saklamak zorunda hissetmenin", "gıkını dahi çıkartmadan/içine içine ama hıçkırıklarla! ağlamanın" neler demek olduğunu bilir misiniz siz? En yakınınızdakilerin göz yaşları sel olmuşken, nasıl bir yüktür bu ruhunuzda, hiç fikriniz var mı? Cidden bilir misiniz "erkek olmak", "güçlü durmak zorunda olmak" ne demek?

................

Doğru... Nereden bileceksiniz.

20 Eylül 2010 Pazartesi

Gerçek Kadın

"Hayatında en az bir aşağılık herifle yakınlaşmadan gerçek kadın olamazsın" demiş Murat Menteş..

Ah be güzel arkadaşım; keşke dediğin gibi olsa o iş.. Keşke "tek bir aşağılık herif" yetse kadınlarımıza....

Yetmiyor ama..

Efendi/uslu çocuklar kaybediliyor; geçkin bekar kadınların sahiplendiği kediler bayram ediyor.. Olay bu..

Ne kadar yaralı kadın, o kadar kedi... Ne kadar kedi, o kadar kaybolmuş saf/temiz erkek...

Topuklu ayakkabı giymeyi kadınlık, zik sahibi olmayı erkeklik sananların çoğunluğu oluşturduğu bir düzende anlamsız ya bunları söylemek; bakmayın artık kusuruma.. dökülüverdi öylesine içimden.. [Arşivimden bir yazı]

Paranormal Activity

Hay sokiiim! Gece gece ne b.k yemeğe tek başına Paranormal Activity'i izlersin be kıro!..

Yeni yetme veletlerin sevdiği çığlık mığlık gibi 3. sınıf korkulardan sanıp izlememiştim vakti zamanında.. Kapatıp ışıkları, bir göz atayım dedim az önce... Ne iyi halt ettim !

Pek sever Öküz korku filmlerini.. Öyle sapıklı, testereli falan olmamalı ama.. Kontrol edemeyeceğim bir mevzu hakkında olmalı; yani "hadi leyyyn, kalkar ağzını yüzünü kırarım ben onun!" diyememeli insan.. Gece çişe kalkacaksan, 2 kere düşündürmeli mesela.. Yahut, uykuya dalıncaya kadar çaktırmadan dua ettirmeli arabik arabik..

Tıpkı acı biber turşusu gibi.. İlk lokmayı ağzına atar atmaz tövbeler etmene/yahut edeceğini bilmene rağmen, her seferinde iştahla uzanırsın kavanoza ya; korku filmleri de o misal işte.. Tam mazoşist işi:P


Herneyse.. Dağıldı bak yine mevzu..

Bir dönem videocudaki(evet, eskiden videocular vardı şimdiki dvd'ciler gibi) korku filmlerini bitirmiş, Omen'lerin, Exorcist'lerin, Evil Dead'lerin kitabını yazmış bir Öküz olarak, onca yıldır söylediğim "Nerdeee o eski korku filmleri" lafını artık söyleyemeyeceğim anlaşılan...

"Yiğidi öldür, hakkını yeme" çünkü; uzun yıllar sonra ilk defa bir film, bazı sahneleriyle de olsa(bknz: kızın yataktan sürüklenmesi) tüylerimi diken diken etmeyi başardı.

Emeği geçenlerin ellerine sağlık... Doğru şartlarda, doğru psikoloji ve saflıkla izlendiği taktirde baya bayaa 3buçuk attırabilitesi olan bir yapıt olmuş Paranormal Activity (10dk sonra unuturum ben; orası ayrı)..

Not1: "Korkmadım kiii, korkmadım kiii" diyenler, bi m.ttirin gidin rica edeceğim... Korku filmi, "korkmamaya şartlanıp" izlenilmez..

Not2: Söylemezsem çatlarım: Exorcist'i sinemada izlerken gülen tiplemelere de ayrıca kolum girsin afedersiniz.

15 Eylül 2010 Çarşamba

Kadayıf Corc

Eneeee.... Kadayıf olmuş lan George Michael...
(iç ses: çok mu küfür etmeye başladım lan ben?.. aha yine ettim aq.. hay!!......)


DJ Öküz sunar...
Artiz mod için; American Women - Lenny Kravitz: http://fizy.com/#s/16l6ed
Depresif mod için: Gece, Melek & Bizim Çocuklar: http://fizy.com/#s/1aiimh

13 Eylül 2010 Pazartesi

Ayda 1 mi??

Yuhhh!! Deli misiniz yahu? Her gece döt döte yatacaksın aynı yatakta; ve ayda bir yapacaksın o işi...

E Oha afedersiniz!
Sizinki sabır yahut meşguliyet falan değil artık, başka birşey olmuş o.. Aseksüel olmuşsunuz lan; kurumuşsunuz resmen..

Askerde bile haftada bir iki kez Ayşe-Fatma'yla(sağ-sol el) buluşup, dertleşirdik.. Ayda 1 de ne oliii?

Psikopat mısınız yahu? Birbirini "artık" çekici bulmamakla, heyecanı yitirmekle falan ilgisi olamaz bunun. 1 Ay+ hormonlarını rahatlatamamış biri, yanında yatan cıbıldak vücudun kilosunu, kokusunu, şeklini şemalini mi görür allasen? Heyecan da neymiş? Ananızın evinde osbir peşindeyken de heyecan mı arıyordunuz; töööbe(!!)


Askerde, toz toprak içindeki tombul köylü kadınlarına iç geçirir olmuştum ben. Adam/kadın 30cm yanında cıbıl cıbıl yatarken her gece... Manyak mısın laan ?? (olan var, olmayan var. sırf "şükür" için dahi yapacaksın icabında)

Nasıl bir otokontroldür bu?? Hiç mi hormon yok damarlarınızda, anlamıyorumki??

Not1: Böyle olacağını bileyim, klodya şifır gelse nikah masasına oturtamaz valla beni.. O ne lan; 2 gömlek ütületeceğim, bebek seveceğim diye iptal mi edeceğim aşağı köyü?

Not2: Bir erkeğin muhattap olabileceği en gurur kırıcı, en ağır sahnelerden biri de bu "reddedilme" mevzudur. Yapmayın bunu kocalarınıza. Bazen, istemeseniz de, sırf eşiniz istiyor/ihtiyaç duyuyor diye yapıverin şu işi.... Sanki "kolunu kes" diyor yahu adam... Kökü sizde, korkmayın!!

Not3: Ya.... Böyle konuşuyorum ama; "40ıma gelince hormonları sıfırlar, d.tü döner uyur muyum diye" tırsıyorum da bir yandan..

12 Eylül 2010 Pazar

Tatlı Su Fetişizmi

Ayak fetişistiyim ben... B.k atmayın hemen; öyle bildiğiniz, bel altı anlamıyla değil bu sefer(unutmazsam, asıl fetişlerimi ayrıca yazarım; söz)..

Rastladığım -10 yaş bebek/çocukların(bilhassa kız çocuklarının) ve özelime yaklaşabilmiş kadınların ayaklarına karşı ciddi anlamda zaafım var. Oturmaya görsünler yamacıma; eller muhakkak yakalar bir yerlerini ( gevreklik yapma yahu! meme ayrı.. o sonra )... Ayak uzaksa göbek, göbek uzaksa yanak, yanak uzaksa saçlar... Bir yere yapışıverir ellerim; ürkmediysem/rahatsam/gergin değilsem yanlarında..

Hissetmek için, sevmek/kabul etmek için dokunması şart Öküz'ün.. Yazmıştım: Ayak parmak ucumla dahi olsa temas etmeliyim karşımdakine; yoksa o anlatır, ben havalara bakarım... Konsantre dahi olamam aynı havayı soluduğumuza..

"Gerçekten sevdiğin birinin" banyodan yeni çıkmış ayaklarını avuçlarının içine almak gibisi var mı allasen?

Kabul; "ayak" enteresan bir seçim... Ama.... Ne bileyim; böyle işte senelerdir..

Seni her halinle seviyor / kabul ediyorum gibi bir şey olabilir temelineki bakış.. Yahut... Dur bak, aklıma ne geldi: Babamın babası ölürken, diğer dedem onun ayaklarını okşamış/ovmuştu yanı başında... Anlamasam da dakikalarca izlemiştim öyle.. Bilinçaltı ilgi sebebim bu anı(travma mı demeliydim?) da olabilir pekala..

Herneyse... Ne önemi var ki zaten sebebinin..

Dikkatim de dağıldı bak :/
Kimseye değmiyorum/dokunmuyorum; ondan olabilir mi acep? Dur bir aşağı inip, kedi medi kapayım bari sokaktan..

10 Eylül 2010 Cuma

Manyak mısınız yahu?

Bu ne lan? Milleti Ahu'lar, Hülya'lar ekler Facebook'da; beni Mahmut'lar, Abdullah'lar ekliyor...

Manyak mısınız olum; ne diye elin öküzüne(gerçek kimliğime/profilime) friend request yollayıp duruyorsunuz? Yahut şöyle sorayım, "bir erkek ne diye tanımadığı hemcinslerine friend request yollar?"

Yumuşakvari bir duruş da yok ki, anlam vereyim.. Reddetmek de çare değil bak; yine yine yoluyorlar matah yahut çok çok önemli biriymişim gibi..

Kadınların teklifleri canıma minnet; orası ayrı.. İyilerini seçip, seve seve ekliyorum listeme... De.... Bu Mahmut'ların derdi ne, ısrarla anlamıyor işte benim bünye.

3 Eylül 2010 Cuma

Aaaagghh!!!

Pipiyi fermuara sıkıştırmak nedir bilir misiniz? En mühim uzvunuzdan süzülen damla damla kana şahit olmak.. O adrenalin.. O ne yapacağını bilmez, paniklemiş ruh hali.. Gözlerden alev çıkması falan.. Hı??

Salaksın Öküz, salak !!


İç ses: Allaam nooolur iz kalmasın!! Nooooolur!!

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Gipsy Kings @ İstanbul

E artık şuna da gitmezsen Öküz, yuh olsun sana!


Şaka gibi.. daha 10dk önce "yok yok.. hiç yazasım yok.. sessiz kalsın şöyle 1-2 ay blog" diyordum... Bunu paylaşmazsam çatlarım ama(iç ses1: dur lan; elim değmişken şu mim'i de yazayım).. Efsane grup Gipsy Kings, 16 Eylül akşamı İstanbul Küçükçiftlik Park'ta(iç ses2: nerde nerde?) sahne alacakmış efenim...

K.ıçı kaldırmak, az buçuk sosyalleşmek lazım sanırım(iç ses3: sokiiim! ehliyeti bir geri alayım; şıp diye kesiliverir şu konser akını)..

Demedi demeyin, 16 Eylül'de konser..
http://www.biletix.com/event.htm?id=LLGP1

DJ Öküz sizler için seçti efenim..
Soy: http://tinysong.com/qBBk
Tu quieres volver: http://tinysong.com/ew5m
Passion: http://tinysong.com/mZbU
Un Amor: http://tinysong.com/jr5V

Mimmz

Oath mimlemiş Öküz'ü... Pek teşekkür ederim.. Ahanda cevaplar..

1) Lakabın var mı varsa nedir?
Başkasının taktığı bir lakabım hiç olmadı sanırım. Ha... İlkokul öğretmenim "çinli maskesi" derdi bak...

2) Son zamanlarda dile dolanan şarkı?
Monica Molina - Ay Amor (sevmiyorum şu garı kılıklı yanımı!)

3) En son ne zaman ve neye/kime aşık oldun?
Bu biraz fazla özel oldu be...

4) En son okuduğun kitap/film?
Turgut Gürsan - Dünyanın Gizli Tarihi 2

5) Son zamanlarda en çok özlediğin...
Abim.. Çok özel şeyler sormayın plz..

6) Bir günlüğüne ünlü biri (oyuncu/şarkıcı/politikacı vs) olma hakkı tanınsaydı kim olurdun?
Ceyms hedfiıld yahut barak obama olabilirdi bak..

7) Yarın sabahki ilk planın?
İş iş iş iş...... :/

8) En sevdiğin huyun?
Temizlik, saflık..

9) Şuanki bölümünde/mesleğinde olmasan ne olurdun?
Küçükken araştırmacı/bilimadamı(??) olmak isterdim hep.. Büyüdüm subay olmayı, doktor olmayı ister oldum.. Bir de müzisyen olabilirdim bak; daha doğrusu enstrumanist..

10) Okurken en zevk aldığın 3 blog ?
Bknz: sağ sütun en alt kısımdaki listesi..

27 Ağustos 2010 Cuma

Oyşşş, Ayım Benim!!

Sakalınız bıyığınız çıkmıyor mu? !! Göğsünüzdeki, kollarınızdaki gıl yoğunluğundan memnun değil misiniz? Kendinizi "oyyş!! ayım benim!!" kıvamına çok mu uzak hissediyorsunuz??


Üzülmeyin!
Daha estetik(??!!) bir görünüm için, aşağıdaki adres tam size göre!!
http://www.sakalbiyik.com

Allahım yarabbim.. Pipinizi büyütelim, memenizi şekillendirelim, selülitleri pörtletelim bitti.. Bir de üstüne para verip, gıl ekeceğiz sağa sola..

Töööbe estafrullah..... Deli misiniz lan? Varsa eksiği olan, d.tten-bacaklardan koparır koparır veririm ben.. Valla bak; beleş hemde.. Canıma minnet!! Free worldwide shipping hatta:P

Varlığı ayrı dert, yokluğu ayrı şu meledin..

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Yansımalar

10 Sene kadar önce tanıştım Yansımalar'la.. Bir, ilk gençlik yıllarıma eşlik eden Metallica'nın yeri çok başkadır bünyede; bir de onların..

Sabah çekilmezler bak; haklısın.. Annemin deyimiyle "ne bulur ki insanlar zaten öyle bayık bayık şeylerde?"... Ama karardı mı hava; çöktü mü günün yorgunluğu üzerine; kaldın mı özünle "başbaşa".... Mmmmmmm.... İşte o zaman başlar günün kıymetli saatleri..


NY Times: "Gün battıktan sonraki hayatımın fon müziği olup çıkıvermişti kısa sürede" :P

Tuhaf adam Öküz.. İçinden gelmediği taktirde öyle kolay kolay karışmaz kalabalığa.. Herkes bir tarafta durur, Öküz diğer tarafta.. Gece üniversite çıkışlarında(2. öğretim de okudum uzun süre) muadillerim cafe-bar-pavyon fink atarken; denize karşı, yollara karşı, karanlığa karşı tek başıma... Sokak lambalarının o feri gitmiş ışığı dahi yeter de artardı; dalıp giderdim kulağımda Yansımalar'la..

Fiyakalı, mavi bir disk-menim vardı çantamın ön gözünde.. Sıra sıra da cd'lerim berisinde.. O günkü psikolojime göre ver elini dream theater, olmadı bab-ı esrar.....

Soğuk kış günlerini hatırlıyorum.. İçerisi sıcak; içerisi hoş sohbet... Gel derler; nazlanır, gitmezdim..... Gitsem dahi eğreti dururdum zaten içlerinde.. Normal görünmek, onlardan biriymiş gibi hissetmek içinde de değmezdi ki buna.. Öyle bildiğiniz gibi değil; cidden severdim ben Öküz'ü.. Bir ben bilirdim özünü/içini; ondandır belki.. Mutluydum işte kendi halimle.. O "yüksek sesle kahkaha atanlardan biri" hiç olmamıştım zaten..

Yabanilikten değil yani kalabalıktan kaçışım; "tamamen değil" en azından.. Severdim o "kendimle baş başa kaldığım", "uzaklara bakarken dalıp gittiğim", "hiç bir şey düşünmediğim" anları.. Bir ömür tadı damağımda yer edecek meditasyon seanslarıydı o okul çıkışları..

Çekerdim montumun fermuarını taa en dibe kadar.. Eğerdim kafamı rüzgar girmesin diye boynumdan içeri.. Saklardım üşüyen parmaklarımı... Durmaksızın akardı burnum belki soğuktan.... Ama... Kulağımda Yansımalar oldumu, herbiri ayrı ayrı keyifti inan...

Seneler geçti aradan... Fon müzikleri değişti(daha neleer neler varmış meğer).. Mekanlar değişti.. Öküz değişti.. Bir tek; Yansımalar'ın gönüldeki o kıymetli yeri kaldı değişmeyen.

Herneyse (dikkatim dağıldı).... Pek özledim.. Başlasa Nardis'in sezonu da, dinlesem yine gözler kapalı...

Yansımalar - Beyhude: http://tinysong.com/dzYS
Yansımalar - Ağıt: http://tinysong.com/f3E1

21 Ağustos 2010 Cumartesi

Keyif Öküzü [1]

Deli gibi Türk filmi izleyesim var...
Şöyle.. Cahit Berkay çalsa, Kemal Sunal oynasa mesela.. Yahut Tarık Akan & Hülya Koçyiğit de olur bak... Missssssss...


Yağmur yağsa mesela; hava biraz daha serin olsa.. Kış olsa hatta; kar yağsa lapa lapa.. Çeksem mavi battaniyemi üzerime.. Uzatsam ayaklarımı olmayan pufuma..

Sıcak bir fincan çayım da olsa mesela.. Şöyle, en en earl grey'inden.. Ben yapmamalıyım ama; öyle kendiliğinden hazır olup, takılmalı fincan parmağıma... Yahut dur dur, vazgeçtim.. French press'te şöyle sert bir kahve yapsam mesela kendime.. Baileys'in irish creamlisinden katsam içine... Az ama... Dumanı tütse usul usul... Soğumasa kolay..

Kar yağsa.. Tarık Akan izlesem.. Üzerimde mavi battaniyem, elimde sıcak kahvemle uyuyakalsam..

Hı?? Çok mu şey istiyorum??

20 Ağustos 2010 Cuma

Puffff Mod: ON

Neye yarıyor ki blog?? Hiç... Eğlencelik..
Aklımdan geçenleri paylaşıyorum güya da; asıl özelimi, önem verdiğim ayrıntıları paylaşamadıktan sonra, ne anladım ben bu işten? :/

Sanıyor ki millet; Öküz'ün ömrü gevremekle geçiyor.. Önüne gelene çakıyor; çakamadığını dert ediyor.

Evet; özelim dediğim şeyler alışılagelenden biraz farklı.. Kabul.. Hep böyleydim ama ben.. Yatakta sergilediğim rezil performansı güle oynaya anlatırken; kırıldığım ayrıntıları, önem verdiğim/özümü etkileyen/sarsan detayları, sıkıntılarımı bir ömür kendime saklayıp durdum.

Tanıdıklarım okuyacak, utanacağım derdi de değil bu. Yaşıyorsun içinde; hissediyorsun; ama paylaşamıyorsun.... Her kimle olursa olsun..

Hayatın önem vermediğim kısmını ne derece boşboğazlıkla paylaşabiliyorsam; özelimi de o ölçüde kendime saklıyorum gibi..

Ne iyi b.k yiyorum, öyle değil mi? ... "Naber, nasılsın? İyi kardeş, ne olsun?"

Dinle dur başkalarını.. Anlatsınlar, ağlasınlar omuzlarında... Sil göz yaşlarını... Fikir ver 3 kuruşluk aklınla..

Da...............

Ya ben?
(iç ses: asıl sorun da bu sanırım; önce,(virgül!) "ya ben?" demeyi öğretmeli Öküz'e.. Ama nasıl?)


(yazıya fotoğraf ararken, bak ne buldum.... vışşşşş... http://RavenMacabre.deviantart.com/art/Sunspots-130503095 :P // yok yok; adam olmam ben)

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Öküzce Tavsiyeler: Klimasız Sevişmeyin!

Aklınızda olsun: Klimasız ortamda, kapı pencereyi de kapatıp sakın uzun süre sevişmeyin!! Gözüm karardı lan resmen!!

Yazlıkçı aile tatilinden(=sex diyeti) henüz gelmiş erkek psikolojisi üzerine bir de ultra depresif ruh hali eklenince, iyice yoldan çıktı tabi Öküz...... De... Aramızda kalsın bak; hakikaten düşüp bayılıyordum bu sefer... "Uçkur sevdasına b.k yoluna gitmek", tam olarak bu olsa gerek...

Kadınların tuzu kuru; okuyorlardır şimdi kafalarında soru işaretiyle.. "Alla alla; niye yorulasın ki; sıcakla ne alakası var" falan da diyorlardır kesin:) Tabi... Dön sen poponu; oyun kurma-taktik-kontra atak-ofansif oyun-kondisyon herşey erkeğin ellerinden öpsün.. Hiç sorma adam ne hallerde; öldü mü kaldı mı? Herşey yolunda mı? Yoook olmaaazz.... Varsa yoksa "durma!!!" (oda dönmeye başladı lan, nasıl durmayayım!!)

Çatı katı... El insaf... Tüm gün pişiyor zaten... Kapı-pencere de kapalı; sınırlı oksijen, bunaltıcı nem.. Üstüne bir de acizane uzun süreli yüksek debelenme eforu eklenince.. Gerisini ne siz sorun ne ben söyleyeyim..

Bir gün hık deyip gideceksin bir taraflarının derdine, o olacak pis Öküz!!

Fanus Öküzü Ve Blogger Deşifrasyonu

"Fanusun içinde büyümüşsün" demişti bir kız arkadaşım... Haklıydı da... Tam da o yüzden bilmiyordu kafalar ard niyeti, çakallığı.. Hani kız çocukları +1 baskı gördükleri için yalanı daha erken öğrenir ya; o misal.. Dışarıdan tetikleyici/dürtükleyici bir fakör olmadığından muhtemel; beyinin "birine nasıl zarar veririm", "hasetlik/çekememezlik/kıskançlık nasıl yapılır", "kuyu nasıl kazılır" vb kısımları hiç geliştirme ihtiyacı duymamıştı kendini..


Aslına bakarsan, kıskanacak kimsemiz de yoktu bak.. 2 kardeş büyüdük biz; donumuzdan oyuncağımıza hemen her şeyi paylaştık bir ömür.. Misafirlikte aldığım çikolatanın yarısını ambalajına sarıp eve getirdim.. Yahut dışarıda çok özel bir şey yediysem, geçmedi boğazımdan; küçük bir parçasını da olsa yine eve götürdüm, abim de baksın tadına diye... Senelerce.... Böyle büyüdük biz.. Öğrenme gereği duymadık şükür, ard niyeti/kötü bakışı/hastalıklı kıskançllığı/çekememezliği...

Şu meşhur blogger deşifrasyonu(deşifrasyon??) mesela... Ne tip bir psikoloji ile birine kasten zarar vermek ister insan?.. Anlamak mümkün mü?.. Ne söyler mesela vicdanına da "inandırır kendini haklı olduğuna"? Yahut en azından, "bu muydu yani istediğim?" yahut "ne geçti şimdi elime?" diye de mi sorgulamaz insan kendini?

Yazarın "bilinmek istemediğini" her seferinde dile getirmesine rağmen; değişfre ettiği yetmiyormuş gibi, bir de küfürler yağdırmış "Xxxx şöyle, Xxxx böyle" diye... ("ahlak timsalliği" olayına hiç girmiyorum bak. 30 küsur senede yarım ton kirli çamaşır görmüşlüğüm var; ağır konuşur, çok kırarım birilerinin kalbini).. Neden peki?? Erkek arkadaşını mı kaptı? Gördüğü ilgiyi, başarısını, yazdıklarını mi kıskandın? Ne idi derdin? Yahut nasıl oluyor da "sana zarar vermemiş", yakınından dahi geçmemiş birinin canını böylesine yakıp, zafer kazanmış edasıyla dolanabiliyorsun ortaklıkta? Ne konuşuyorsun mesela iç sesinle; nasıl telkin ediyorsun ruhunu.. Cidden çok merak ediyorum..

İyi bir şey değil bu fanus mevzu, farkındayım.. Kötü olmayı öğretmediği kadar; kötülerle empati yapmayı da güçleştiriyor... Çok başka çalışıyor çünkü beyin; hayatı/hareketi farklı algılıyor.. Tehlikelere görece açık bırakıyor göbeği; orası ayrı....

Neyse ki 31. senesini devirmeye çeyrek var da, amiyane tabirle az buçuk kaşarlandı bünye.. Daha iyi koku alabiliyor; daha iyi önlem alıp, duygusal zamazingolar hariç, ittire kaktıra da olsa koruyabiliyor artık kendini.. (Bilhassa mevzu iş-para oldu mu, içimden kurt adam dahi çıkartabiliyorum zaman zaman)

Gerçi yine bilmem sokak jargonunu, kötü bakmayı, arkadan iş çevirmeyi falan... Çalışmaz çünkü kafam öyle.. Kırk yıl düşünsem, aklıma da gelmez ki o çakallıklar!!.. Yahut gelse dahi; yok.. mümkün değil.. vicdan bırakmaz...

Yoksa istemez miyim "gizli kamera koyup, eve girip çıkan tüm gacıları seyretmeyi:P" (iç ses1: eve girip çıkan kadınların %90'ıyla yatıyorsun zaten pis Öküz!! iç ses2: Öhööm öhhööööm; değiştir Öküz konuyu hemen!!)

Ha. Ne diyorduk?? Büyümekle de çok alakası olmasa gerek bunun. Nice 3-5 yaşında çocukta gördüm bu "ben kötüyüm!!" bakışını.. Küçük kuzenimi, kendini kıskanan birinin elinden almıştım seneleeer önce.. 5 Yaşındasın ulan; ne diye arkadaşının boğazını sıkıp mos mor bırakırsın çocuğu? Kavga falan etmediler; gözüm üzerlerindeydi... Kıskanmış belli... Çıkmış çocuğun üstüne, sıktıkça sıkıyor boğazını.... Öteki garibimde daha parmak kadar.. "Ne oluyor?", "niye sıkıyorsun lan boğazımı?" demeyi akıl edemiyor; etse de gücü yetmiyor zaten...

5-6 Yaşındasın ulan? Ne bu hırs, bu "ben" arzusu, çekememezlik? Damien Omen falan mısın a pe.eveng? !!

Oytttt.... Bak dellendim yine!

Ne diyordum?? Sokayım sizin dünyanıza afedersin; fanusumda yaşamaktan mutluyum ben yahu!!.. (saftiriklik dahi, dozunda kullanılırsa güzel) Varsın çok şey kaçsın hayattan; varsın 3-5 taksim kızı, 3-5 zibidi, 1-2'de bitli yadırgasın/dışlasın Öküz'ü... Çok da tınnnnnnnnnn.... Sinirlendirmeyin beni!!

// "Ne alaka deşifre mevzu, taksim kızları, fanus, kıskançlık falan? Nereden nereye bağladın ulan konuyu" deme! Çok kızdım valla!!
// Deşifre mevzu ve blog yazarıyla ilgili "kim, ne, nerede gibi" yahut isim belirten yorumlar yazmayın lütfen. -Ki istemeden de olsa, silmek durumunda kalmayayım yazdıklarınızı..

Aha şarkı: http://tinysong.com/7BFX
Aha fotonun sahibesi: http://raddishh.deviantart.com/art/The-Bell-Jar-169394802

15 Ağustos 2010 Pazar

Allah Kavuştursun..

Ayrılık ne zor... Boğaz düğüm düğüm... Bir ömür dipdibe yaşamışken; en kıymetlinken üstelik...

Sabaha kadar kız... Kandan candan; en en yakının, belki tek yakının.. Çokomelimin yarısına, aldığım iki bayram şekerinden diğerine bir ömür sahip olmuş/olacak adam..

"Allah kavuştursun"'un ötesi yok.. Bekleyecek Öküz.. Sabredecek... En kötü, THY abonesi olacak...

Bir de anafikiri paylaşmalı yeri gelmişken.. Şöyle en en öküzünden olsun mesela.. "Sokayım böyle sağlık sisteminin içine!" desem; alınır mı düzen acaba?

14 Ağustos 2010 Cumartesi

Bülent Ortaçgil - Zuhal Olcay

Pek severim Zuhal Olcay'ın Bülent Ortaçgil yorumlarını (evet, garı kılıklıyım. ne var? !!)... Sevdikçe kaçar; kaçtıkça da, burnuma burnuma sokulurcasına yeni konser ilanlarıyla yüzleşirim..

Enteresan huyları var bu bünyenin.. Öyle, ormantik konserlere falan tek başına gidemez mesela... Yılın 364 günü sevgilin olmasına rağmen, her 14 Şubat'ta sap takılırsın ya; onun gibi bir şey bendeki de.. Hiç kısmet olmadı rastladığım konserlere çift olarak gidebilmek...


Zuhal Olcay, Monica Molina, Yasmin Levy, İncesaz falan... Mümkün değil! .... "Ahaaaaa eziiiik.. kız arkadaşı yok; melankolik şeyler dinliyor zavallı" diyecekler gibi mi desem.. "Herkesin çift geldiği bir konserde, sap adamın işi ne?" mi desem... "hiaaaa herkes bana bakıyor!!" mu desem... Var işte birşeyler... Bakma öyle gözlerini kısıp; utanıyorum işte, ayıp mı?...

Öyle "yan koltuğumdaki ipne daş sevgilisine yumuluyor!", "abuk subuk zibidilerin yanında ne gacılar var" gibi basit kıskançlıklar da değil bu duruma sebep.. Tamamen Öküzsel bir mevzu. Belki salaklık, belki kompleks, belki sosyal davranış bozukluğu.. Kat işte hangisinden ne kadar istiyorsan...

Yazmıştım.. "Romantik erkek" fotoğrafını sevmiyor Öküz(oku bak: http://okuzunondegideni.blogspot.com/2009/02/yasayamadklarmdan.html).. Olayın su üstünde kalan, en temel kısmı bu.. O yönümü kız arkadaşıma dahi kalabalık içerisinde göstermeye çekinirken; kendi keyfim için, ıı ıı... Mümkün değil... Çok kasar bünyeyi; hiç anlamı yok durduk yere su kaynatmanın..

Amsterdam'da porn showlar izleyebildiğin küçük kabinler vardı... Kimse kimseyi görmeden, aksiyonu dikizliyorsun galiba(Girmedim içlerine de; o işe yaradıklarını tahmin ediyorum)... Öyle birşey olsa keşke... Öküz'lere özel, küçük küçük odacıklar yapılsa konser salonuna... Utanan öküzler oradan izleseler mesela konseri.. Kimseye görünmeden... Yahut güneş gözlüğü/peçe falan mı takmalı?? Mesela diyorum yahu...

Offf... Konser haberi verecektim, nerelere gitti konu... 24 Eylül'de Kuruçeşme Arena'daymış Zuhal Olcay - Bülent Ortaçgil.. Sonra "vay ben duymadım", "vay benim haberim yoktu" falan demeyin..(iç ses: "oturarak", doğru konsantrasyonu sağlayıp dinlemek lazım bu ikiliyi. ayakta ve yorgun, doğru tadın alınabileceğini sanmıyorum)

8 Ağustos 2010 Pazar

Ders Olsun / Sahil Notları

- Lastiği tutmayan mini boy şort mayo ile denize girilmeyecek. Yahut girdin mi; etraf tenhalaşmadan çıkılmayacakmış.

Tamam seviyorum; parmaklar buruşmadan sudan çıkmak zaten adetim değil.. Lakin, memleketim sahilci kadıngilleri de ayrıca enteresan yahu.. Erkekler bakmıyor, herkes kendi halinde; kadınlar, sanki biri çıksa da "hedef kuruyuncaya kadar santim santim süzsek" derdinde.. Bilhassa 35-50 yaş arası hanımlar.. Az buz da değil; resmen yiyorlar gözleriyle..

Ben ki güya öküzlerin önde gideniyim; tövbe haşa inceleyemem denizden çıkan ıslak/cıbıl hanımları. En fazla, denize girerlerken bel çukuru/popo kıvamlarını süzerim çaktırmadan; o da olsun olsun 1-2 saniye... Tamam, için gidiyor/aklın orada.. Yakinen anlıyorum seni, eyvallah da; eğ kardeşim sen yine de kafanı.. Ayıp ulan! Önüne bak/yere bak.. Attırtma kafana şu güneş kremini! (sözde asabi Öküz)

Yok mesela kadınların ayıplanma/sapık diye damgalanma/efendi çocuk olma derdi; daha rahat seyretmek için sandalye(iskelmle??) bile getirmiş garılar utanmadan... Herkes denize doğru bakıyor; bunlar plaja/kumsala.. Sen yap bak aynısını; çevir sandalyeni cıbıldak insanlara doğru(iç ses: plajda sandalyenin işi ne lan?).. Seyreyle sonra köyün erkekleri/yazlıkçı asabi amcalar neyliyor seni....

Dur dur.. Konu çok dağıldı... Toparlıyorum..

Kimsenin "yazık lan bu öküz'e de" dediği yok....
Şort belden düşüyor; bir elimle onu çekiştiriyorum.. Sözde kıymetli enstruman soğuk suyu görünce asileşmiş, dinlemiyor söz; "küçülcem de küçülücem!" diye tutturmuş pe.evenk; ona canım sıkılıyor.. Mayonun astarı kendinden geçmiş; biraz da rügar ve suyun gazıyla, ne var ne yok ortada maşallah(iç ses: oh oohh).. Yok "kıçın çatalı çıkacak", yok "dekolte, mini ameliyat izime yaklaşacak da görüntü fazla erotikleşecek", yok "'aile plajı lan burası/tacizci misin a xxx' diye sopalarla kovalayacak köyün erkekleri", yok "kızardım mı/kızarmadım mı", yok "ziyan olan göz banyoları".. Off ki ne off... Denize mi girdim, işkence mi gördüm; belli değil...

Neymiş? Her sene mevcut şort/mayo zımbırtısı yenilecek; tek mayo ile 5-10 sene şartlar zorlanmayacakmış. Plajda gözlük takılmayacak; görmediğin için hormonların da durduk yere çalkalanmayacakmış.. (İç ses: Deniz gözlüklerinin numaralısı falan varsa onlardan almak lazım bak. Hani madem kumsaldayken pikinili hanımlara bakamıyorum; bari denizden doğru süzeyim diyeceğim.. bu sefer de göz görmüyor aq/miyopi..)

Aha Öküz'ün eli ve eski spor ayakkabısı

- Plaj kıyafetlerine özen gösterilecek; köylü çocukları gibi dolaşılmayacakmış ortalıkta. Salak saçma geliri olan insanlar dahi ne havalı şeyler giyiyordu yahu(yok ki aq, şu alışveriş/kıyafet seçme/Öküz'ü olması gerektiği gibi giydirme işini yıkabileceğim gacı).

- Dalgalı sularda motor kullanmaya kalkılmayacak; benzin var mı yok mu kontrol etmeden koydan uzaklaşılmayacak; tonaj hususuna/beraberindekilerin yüzme bilip bilmediklerine/cep telefonun şarjı olup olmadığına dikkat edilecek.. Yaklaşan yunuslarla aşık atmaya çalışılmayacak.. Gızları gezdirme tongasına asla düşülmeyecek.. Dalga gördün mü el gazdan çekilecek; dalgaların üstüne üstüne gidilecek(miş)..

- Eş-dost-akrabanın bulduğu her gacı, "yok ben beğenmem nasıl olsa" diye baştan reddedilmeyecekmiş..

- Tuttuğun her balık, "aaa ne güzeeeel!! dikenleri bilem var" diyip, ayran budalaları gibi ellenmeyecekmiş..

- Olur olmaz vakitlerde donla ortalıkta dolaşılmayacakmış..

Bu fotoğrafı, Ah be Blog! yazımdaki melek çekti. Boyundan büyük makineyi düşürmediği için şanslıyım... Birlikte onlarca fotoğraf çektik o gün..

- Zamansız ereksiyonları ve olası firikikleri hesaba katıp, içine don giymeden şortla gezilmeyecekmiş ortalıkta.

- Suyun göğüs hizasının altında mümkün mertepe vakit geçirilmeyecek; aksi durumda, 40.000 veledin çişiyle gargara yapmak göze alınacakmış(alenen mayosunu indirip/çömelip çişini yapan yazlıkçı bebeler gülümsetiyor gülümsetmesine de; 5-10 bebe bir araya geldi mi de, huylanmıyor değil insan)..

- Köylü kızlarının tacizlerine / kuyruk sallamalarına sakın sakın ha prim verilmeyecekmiş..

- Ehliyeti kaptırdığın gerçeği, "ondan laf çıkmaz" diyerek ot b.k la paylaşılmayacakmış... -Ki dönüş yolun eziyet olmasın...

Aha bu da günün şarkısı olsun... İçimden geldi.. http://fizy.com/#s/1giuqx