29 Nisan 2014 Salı

Nü Fotoğraftan Nerelere Nerelere

Nü fotoğraf diye bir şey vardı, öyle değil mi? Hatta dur, fotoğraf diye bir şey vardı yanılmıyorsam.. Teyy teyy..

Öküzün Nü Macerası, Bölüm 3:
http://okuzunondegideni.blogspot.com.tr/2011/07/okuzun-nu-maceras-3-18.html
Öküzün Nü Macerası, Bölüm 4: 
http://okuzunondegideni.blogspot.com.tr/2011/10/okuzun-nu-denemeleri-4-18.html

Haha.. Dur bak ne anlatayım size..

Vaktiyle, fotoğraf çekmek için çok sık gittiğim Şile'nin köylerinden birindeydim 5-6 sene kadar önce. Hafta sonu, 50km, dönüşte et mangal ıvır zıvır = miss.. (Bilen bilir; Şile'nin köyleri gez gez bitmez ve fotografik anlamda "gerçekten" iyidir bakmasını bilene.. )

İsim vermeyeyim; xx bir köyün girişindeki yol üzerinde(ormanın içinde), arabadan 100metre kadar uzakta fotoğraf çekiyordum aval aval.. Yanımda bir araç durdu, sürücü koltuğundaki 30'lu yaşların ikinci yarısında cillop abla bonusuyla.

Camı indirip, 'aaa ne güzel fotoğraf çekiyorsunuz.. biz de çok meraklıyız.. rahatsız etmiyorsam bir şeyler sorabilir miyim konuyla ilgili?' diye girdi lafa... Kardeşi özellikle çok meraklıymış, ve onu teşvik etmek istiyormuşmuş.. hangi makinayı tavsiye edermişim... Canon-Nikon farkı neymişmiş vs... Nereden alsınlarmış... (ne gazdı o vakitler... canon'u zengin etmişti memleketim şıpsevdi gençleri)

'Kardeş' deyince, 8-10 yaşlarında, saçları iki yandan örgülü bir kız çocuğu canlandı tabi bu dingonun zihninde.

Ufak bir duraksamanın ardından, 'aaa bak, görünür birazdan; benim ardımdan yürüyerek geliyordu o' diyerek devam etti sözüne.

-----

Oyttt :S

Anam, o ne... 1.80 boylarında bir afeti derya.. Salına salına yürüyor bana doğru :S

Allahın ormanında, tek başına yürüyüşte, ve benimle sohbet etmek için geliyor(ehe!)

Neyse uzatmayayım.. Orada 3-5 ayaküstü sohbetin ardından evlerine, daha doğrusu evlerinin bahçesinde çay ikramına davet edildim..

Yazılarımı okuyanlar az çok tahmin edecektir.. Ne yapar bu durumda bu dunkof; elbette utanır, çekinir, mırın kırın eder, tüyer.... Evet, yine öyle oldu elbette; daha uğramayı/gezmeyi planladığım çok köy var bahanesiyle uçarcasına toz oldum ortalıktan..

Kartvizitler değiş tokuş edilmiş; 'arayın tabi, yardımcı olurum acizane' sözü çıkmıştı ama bir kez ağızdan..

2-3 Gün sonra bir kahvaltı vakti çaldı telefonum.. 'Senin oralardayız.. yemek yedin mi? uğrayalım mı?'.. (bu arada ben hatunları şile'de gördüm; evim, tiEeee feneryolu'nda -ydı)

Eeeee... Ööööööö... E iyiii :S

15dkya kapıda ellerinde poşet poşet kahvaltılıklarla belirdiler.. Adını dahi bilmediğim otlar, peynirler, börekler, domatesler vs.. Abartmıyorum; 3-4 poşet ıvır zıvır almışlar... Hep böyle zengin yaparlarmışmış kahvaltını... Oh ohh:S

Biri torbaları açmak/yerleştirmek üzere mutfağa yönelince, diğerine(uzun ve daha genç olana) masayı gösterdim... Oturduk...

1dk, 3dk, 5dk... Naapıyor bu kadın mutfakta? (kesin çatal-bıçak çekmecesine kokain saklıyor; yahut ilaç damlatıyor peynirime! Ortalıkta para mara mı bırakmıştım yoksa?)

Kafayı bir uzattım.. bulaşıkları yıkıyor :S
Klodya şifır/afet-i derya tasviri haricinde zerre abartmıyorum; 48 saat önce ayaküstü tanıştığım kadınlar, evimde dünden kalan bulaşılarımı yıkıyordu(!)...

Yapma etme, yıkarım ben vs derken; çoktaaaan kahvaltı-çay may hazır edildi.... -ki ömrü hayatımda gödüğüm en zengin kahvaltı sofrası oydu sanıyorum; bilhassa 'yeşillik' anlamında...

Uyanığım ya.... Çayın nasıl demlendiğini görmedim, içmiyorum çaktırmadan; yahut dudak ucuyla fırt fırt içermiş gibi yapıyorum.. Börekimsi bir şey var; yemiyor, bekletiyorum tabakta... Uyuşturacaklar, bayıltacaklar, böbreklerimi çalacaklar vs diye... Aynı anda hem nezaketi elden bırakmamaya çalışıyorum; hem durumun şaşkınlığı var, hem de uyanık-paranoyak bünyeyi her daim dinç ve tetikte tutmaya çalışıyorum..

Neyse... Hazırlık süreci ve sohbet kısmıyla birlikte 2 saate yakın süren bir kahvaltı.. 3dk fotoğraf, 43 dakika uzun hatunun müzmin bekarlığı, 3dk fotoğraf, 43 dakika aaah ah düzgün biri olsa da evlense kardeşim muhabbeti.... (bu arada benim boyum 1.70; iri bir adam değilim)

En geç bir hafta sonra, bu sefer evlerindeki doğum günü partisine davet edildim...

Off çok uzadı yazı, sıkıldım :S Toparlıyorum...

Gel zaman git zaman, iyice kıllandım ben.. Yani ne abi; hem fizik hem de beceri anlamında ortalama bir memleketim erkeğinin bodoslama atlayacağı cillop ablayı, evde kalmışmış gibi bana mı yamamaya çalışıyorlar? cidden akıl almaz ölçüde sıcakkanlı-güzel insanlar mı? böbreklerimi mi çalmaya çalışıyorlar? yoksa bir orgy partiye falan mı gidiyor süreç? .. Karıştı tabi benim ouhoo, erkeksi, güçlü, seksi beynim...

Net olmalı her şey; huzursuz olur, fena gerilirim ben..

Xx zaman sonra,   dayanamayarak, büyük olana sordum 'nedir sizin derdiniz?' diye.. Hani malum; kardeşini ayarlamaya çalışıyor olsa dahi.. E ulan her yere kuyruk misali sen de geliyorsun; sarfedilen kelimelerin %80'i senin, %10'u benim, kalan yüzde onu ancak onun.. (sohbet konusunun %100ü 'o' ama).. E git madem kardeşin kalsın, onunla sohbet edelim :S

Böbrek desen, çok tuzaklar kurdum, taktikler yaptım denemek için.. Niye bu kadar gecikesin operasyona başlamak için..

Noolir?

Offf.. çok sıkıldım cidden... şu yukarıdaki karikatürü paylaşacaktım... önce nü fotoğrafa, sonra nerelere gitti yazı :S 

Sonuç1: Sonuçta bir pok yok afedersin... Noliir? Noooliir? Böbreklerimi mi çalacaksınız? Orgy mi yapıyoruz falan diye diye kaçırtmıştım hatunları.. Bozulmuşlardı hatta böbrek, sakatat falan deyince :S

Sonuç2: Var bir teorim aslında.. ama kesin delillerim olmadığı için, almayayım şimdi kimsenin günahını..

Oyy.. tamam bitti.. kapadık yazıyı... dağılın... Off..

Flashların kumandasını da evin eşyaları arasında unutmuşum zaten.. Pieehh... 

23 Nisan 2014 Çarşamba

Bende de Sorun Var

Şöyle bir düşünüyorum da.....
2-3 Kişi haricinde, ardından 'iyi kızdı.. severim.. allah mesut etsin' demeye devam ettiğim hemen hiç legal / ilegal ilişkim olmamış bu güne kadar..

Demek, bende de sorun var..
'Karakterim kim olduğumla, tavrım sizin kim olduğunuzla ilgilidir' sözü yalnızca bana söylenmemiştir çünkü eminim..

21 Nisan 2014 Pazartesi

Klozet Ustu Hakikatler

Kim ne derse desin, hava civa..
Hani "ayaklara kara sular inmişçesine" derler ya; hah işte, öylesi yorgun argın bir günün akşamı eve döndüğünde ne pofuduk koltuğun, ne ayaklarını uzattığın yumuşacık puf, ne milyorluk deri takımların, ne de ooh yayıl yayıl kanepen; hiç biri klozetin rahatlığını, dinginiliğini, huzurunu veremiyor arkadaş..

Pok püsürde değil ha olay, saçma/gereksiz yerlere çekme.. Tüm maharet klozet ve buddy'si kapağında; hani şu bildiğin beyaz, plastik ıvır zıvır, var ya; bütün mücize orada....

İşin mekanizması/mantığı hakkında hiç bir fikrim yok. Artık, insan popoyu uzatınca mı rahatlıyor(!), çıplak tene değen soğuk ve doğru dokuda/yumuşaklıkta nesnenin etkisi mi(whad?), yoksa hep dediğim gibi donu indirmek başlıbaşına bir tedavi mi, onu bilemiyorum..

Ama sanki her şey geçmiş; bir tek, saatlerce ayakta kalmanın/taşıdığı yükün etkisiyle kızaran/şişen ayacıklar kalıyor beriye..



Şu yazımda bahsi geçen eski evimin benden önceki kiracısı, hani şu yumuşak olanlar var ya, onların 'cart kırmızısından' bırakmıştı taşınırken geriye.. Daireye yerleşir yerleşmez, plastik eldivenler ve 15er saniyelik nefes tutuş periyoduyla ilk iş onu değiştirmiştim.. Ettiğim küfürler hala dün gibi aklımda.. 

Ne tip bir insan beyaz seramik klozet'in üstüne 'cart kırmızı' bir pofuduk kapak alır ki allasen?

18 Nisan 2014 Cuma

Var Mı Kıymeti?

Sunulan X bir hissiyat... Sevmek, özlemek, akıldan çıkartamamak, merak etmek, zaafiyet duymak.. Sana özel değilse şayet.... Kıymeti kalır mı allasen?

Seni görünce gözlerinin içi gülüyor mesela..... Eğlendiği, iyi vakit geçirdiği xx herhangi bir arkadaşını görünce de benzer şekilde parlıyorsa o gözler... Var mı kıymeti?

Seni her sohbette yerlere göklere sığdıramıyorsa mesela.. Xx komşusundan, xx arkadaşından, onlarca xx başkalarından da benzer şekilde bahsediyorsa konusu açıldığında? Var mı kıymeti?

Sensiz olamıyorum diyorsa.. Durup durup başa sarıyorsa mesela... Ve yine aynı şekilde önceki sevgili-partner ıvır zıvır için de benzer şeyler hissetiğini; onları da kafasından net olarak atamadığını biliyorsan... Var mı kıymeti?

Laklak mı, aşk mı? Sırtı sıvazlamak mı, hayran olmak mı? Özlem mi, yalnızlık korkusu mu?

Aşık olduğun 'şey' - gözlerinin içine bakışı, özlemi, ilgisi, tutkusu, heyecanı, adı her ne ise - yalnızca sana özel ve sen odaklı değilse, var mı kıymeti?

[yazıp da yayınlamadıklarımdan]

16 Nisan 2014 Çarşamba

Topla Bacaklarını !!

Aynen katılıyorum; topla o bacaklarını xxxx!

Ben er kişi olmama rağmen rahatsız oluyor, zor tutuyorsam kendimi; kadıngillerin aklından neler geçtiğini düşünmek dahi istemiyorum..

Özgürlük, edep - adap, apolitik -bomboş gençler, yozlaşma, popüler kültür......  Ah ah... ne çok şey var hakkında söylenebilecek .. Ve ne ince detaylar sinirleri böylesi zıplatabilen...

Bakmayın öyle..
Urfa'dan gelen köylü adam oturmaz öyle kolay kolay; o bacağını yaya yaya oturan götoşlar(afedersiniz) sıklıkla okumuş etmiş büyükşehir çocuklarıdır..

Offf ki ne off yani... Aynı bedende hem efendi uslu adam olmak, hem de overdose testesteron barındırmak ne zor iş be arkadaş..

15 Nisan 2014 Salı

Eğlencelik Oyuncaklar 2 (+18)

Bir bilmecem var çocuklar... Haydi sor sorrr.. Arabanın çakmak girişine takılır... Acaba nedir nedir.. 'Cokcok' deyince akla... Tamam şimdi buldum.. Hemen, onun adı gelir...

Bilin bakalım bu ne? (yazmayın!... bilin sadece)



Evet, hayvan olduğumun farkındayım.. Bak, yukarıda ne yazıyor: 'öküzün önde gideni'...

12 Nisan 2014 Cumartesi

Rüya

Hani hani....
Vakitsiz / hesapsız bir uykunun ardından 'hıaa! neredeyim? geç kaldım!' adrenalin patlaması vardır ya..... hah işte; onun hemen ardından gelen 'şşşş.. sakin ol şampiyon.. cumartesi bugün..tamam; sakin.. sakin!..' kısmına bayılıyorum ben.. Ama onun da ardından gelen 'hay sokiiim, rüyaymış' kısmını sevmiyorum bak; doğruya doğru.


8 Nisan 2014 Salı

Marilyn Monroe Profil Fotoğraflı Blogger'lar

Şu, profillerine Marilyn Monroe fotoğrafı koyan hanım kızlarımızın Marilyn'den çok Banu Alkan'a benzediklerini ilk kim ve ne zaman söylemeye cesaret edecek pek merak ediyorum..

İlla Öküz sivrilik yapsın.. illa Öküz soksun kızgın fırının içine ellerini; o didiklensin / parça pinçik edilsin panter lale'lerce..

Ben olmasam ne edeceksiniz siz?

Hayır bir de madem sarı, pamuk pamuk, güzel kadın seçeceksin profilin için; seçsene mavi boncuk Emel Sayın'ı? Amerikan conconları siziii... (iç ses: 20 yaşındaki hatun ne bilsin emel sayın'ı pis dingo; herkes senin gibi dinozor mu?)

Bknz: Yaşlandıkça aksileşen memleketim erkeği profili :/