27 Ocak 2015 Salı

Mezarlıktaki Don

Şaka gibi, değil mi?
Hastasıyım memleketim ahlakının..

Not: Bilmemne köyü mezarlığı değil; Karacaahmet'in göbeği..

Yalnız, eğilip bir de kare kare fotoğrafını çektim meledin ya; bana da ayrıca bir aferim :S

21 Ocak 2015 Çarşamba

Subay Dostlarım

Pilotu, güvertecisi pek çok subay arkadaşım var; yüksek lisans zamanından.. Bilirsiniz; okudukları her yüksek lisansla bir sene kıdem kazanıyorlar..

Denizciler..

Hepsi tertemiz çocuklar.. Allah bozmasın; harika da aileleri var.. Çok özenirim onlara; düzenli, bilinmezliklerden uzak, kurallı, seviyeli yaşamlarına..

Her konuşmamızda farklı yerdeler; bir ararsın 'kardeş neredesin, nasılsın?' 'umman 'dayım abi; görev..', neredesin? 'cidde'deyim'.. neredesin? 'karaçi'deyim'...

5-6 Sene oldu biri evleneli.. 2nci çocuğu olmuş; haberim yok... Gönüller birdir ama; pratikte görüşemeyiz pek; mesafeler malum...

Düşünüyorum.... Tuhaf geliyor.. Sudan'a göreve gidiyorsun; 6 ay yoksun evde... Karaya da çıkmıyorsun üstelik; ki hani eşin gelsin, yahut pratik bir iletişiminiz olsun vs... Eminim haftalarca konuş(a)madıkları oluyordur..

6 ay....

İnsan evladı için ne büyük lüks, gözü beride kalmadan eşini böylesi yalnız bırakabilmek...

6 koca ay....

Sıfır kontrol.. (şartlar gereği, istesen de kontrol edemezsin zaten)

Mesele aldatmak değil; yanlış anlamayın.. 'Ahlaki duruşumuz aynı; dolayısıyla benim hoşlanmayacağım hiç ama hiç bir şey yaşanmaz.. özel bir çabayla değil, aklına dahi getirmez ki zaten; o öyle biri değil' diyor adam / kadın... Öylesi güveni tam.. (-ki aldatmak da, alışılagelen 'penetrasyon' kalıbının çok ama çok ötesinde, meşrebine / midene göre akılalmaz göreceli bir şey bence.. özü/neticesi 'yalan' olsa da, pek çok marazın kökü bu görecelilik muhakkak)

Aklım almıyor.. Ne büyük lüks böylesi güven veren insan.. Yahut ne büyük lüks, böylesi 'olasılıklardan bihaber olmak - dünyanın o çirkin yüzünü hiç tanımamış olmak'..

Düşünsene.. Hiç o çirkin yüzle bizzat tanışmadan tamamlanan bir hayat mesela... Ne büyük lütuf...

Sonra babamı düşünüyorum.. Çokça iş seyahati yapardı gençliğinde.. Gider, ve bir hafta dönmezdi Anadolu'dan..

Çok enteresan....

Kıymet biliyorlar mıdır acep? Yoksa kıymet bilmek için illa tecrübe mi etmek gerekiyor? Yahut şükürle geçen her an, gerçekle yüzleşinceye kadar yaşadığımız bir illüzyon mu sadece?

3 Ocak 2015 Cumartesi

Zor Mevzular

Birine ömrünü vermek, saçının teline dünyalardan vazgeçmek sorun değil..  Hatta sana aynını (belki zerresini dahi) ver(e)meyecek, aynı pozisyonla yüzleşse 'hayat....' deyip geçecek insanlar için bunu hissetmek de sorun değil..

Durumu böylesi göre göre ömrünü vermekten vazgeçememek asıl zor olan..

Sonra mide bulandıran ince sorular dönmeye başlıyor tabi zihinde... Acı gerçekler.. Hah bak; o da mevzunun kaymağı işte..

Sevgili okur.. İki tip insanla tanışacaksın ömründe; biri 'sen gerçek, kalan tüm fizik kuralları yalan' diyecek; -belki annen gibi-.. Diğeri..... Neyse boşver; şanslıysan sen de o diğerlerindensindir zaten..

Bazı insanlar için hayat daha zor.. Onlara şekil veren, yön veren içgüdüler, koca birer yalandan / illüzyondan başka bir şey değil çünkü..