24 Ekim 2009 Cumartesi

İlk Aşk & İlk Salaklık


Mademoiselle'in yazdıklarını okuyunca, eski defterleri karıştırasım, aşık olduğum ilk kadını ve ilk büyük salaklığımı anlatasım geldi....

[blur efekti.. ekranı pusluyoruz.. ve klasik gitarda flamenko parmaklar sanırım; bir de ondan.... "bılıdırıdırıınnn"....]

aaa pardon... ilk kalbin güpgüp olduğu hanım ilkokul arkadaşımdı.
Aynı sınıftaydık; ama o sınıfın prensesi, bense kir-pas içinde, çakma ninja tadında, zil sesiyle deliler gibi top sahasına koşturan haşarı delikanlısı olduğum için, ayrı dünyalarda gibiydik. 5 sene boyuca iki çift laf etmedik.. Dahası, hapşırığın ardından birbirimize "çok yaşa" demişliğimizin dahi olduğunu sanmıyorum.

Uzaktan uzaktan bakardım.... Sarı, ipek misali saçları vardı... Barbie bebeklerinki gibi.

Tek ortak anımız, son sınıfta hocanın ikimizi tahtaya çağırıp kafalarımızı birbirine tokuşturmasıydı.. Düşünsenize, bir tarafta ömründe ilk defa öğretmeninden sopa yiyen asilzade prenses, diğer tarafta dayak arsızları misali kafası tokuşturulurken dahi gözlerinin içi gülen, o anın saniye saniye tadını çıkartmaya çalışan, kir pas içindeki ben.(bir daha tokuştur öğretmenim!!!)

Herneyse... Meral'i, "my girl"'ü anlatacaktım size; konu dağıldı..

Çocukluğunu olması gerektiği gibi, çocuk gibi yaşayabilmiş bir jenerasyondu bizimkisi. Körebe, ortada sıçan, top-top-top/fusbal, gıcır taş, yakartop falan... bunlarla büyüdük.. okuldan döner dönmez, ışık hızında yemeğimizi yiyip sokağa fırlar; baba eve gelince kös kös geri dönerdik..

İşte o zamanlarda tanıdım meral'i.. Yeşil üzerine siyah puantiyeli saçma bir elbisesi vardı; sürekli onu giyerdi.

İlk karşılaştığımızda beni çimdikleyen kızlar adına özür dilemiş, elimi tutmuş ve deyim yerindeyse bende "noolooruz lan?" etkisi yaratmıştı..

Pek özel gözleri vardı meral'in...

Bir akşam üstü, tek başıma, kıymetli meşin topumla bahçede debelenirken, ortak arkadaşlarımızdan biri geldi yanıma; ve "al bak bunu meral yolladı sana" diyerek çizgili dosya kağıdına kırmızı tükenmez kalemle yazılmış bir mektup uzattı bana.

Yazdım bunu defalarca.. salağım ben.. yani, öyle böyle değil bu salaklık..

Almadım getirdiği mektubu. Kızların benimle dalga geçtiğini sandım. "Hadi ordan! kandırmayın beni" dedim ulağa. O da çıktı bir duvarın tepesine, ağzında tipitip sakız, sağ bacağını sallaya sallaya tüm mektubu okudu bağıra çağıra....

Göz rengim: kırmızı, boyum:1,25cm, hobilerim: ava gitmek,uzay yürüyüşleri falan. niyetinden çok, kendini anlatmıştı mektubunda.. Almadım güya, tersledim.. ama yazılanları sonuna kadar dinleyip, harf harf ezberlemiştim(çabuk unuttum; ayrı).

Heyecandan uyuyamadım o hafta... İlk aşk mektubumdu o benim; hakkımı yemeyin:) 8-10 yaşındayım yahu..

Aradan haftalar geçti.. defalarca haberi geldi "meral seni seviyormuş, sana çok aşıkmış" vs diye. erkek adam aşık mı olurmuş? hem biraz da karşı tarafın strateji hatası gereği, kızların benimle dalga geçtiği yönünde hep bir şüphe de vardı içimde..

Ne bileyim, utanmıştım işte. dejenerasyonun d'si yoktu bünyede..
Ana okuluna gitmedim ben(şimdi tuhaf geliyor kulağa.. ama 25 sene önceden, 80li yılların ilk yarısından bahsediyoruz).. dişi kuzenim, yahut akranım başka bir kız da yoktu yakın familyamda.. dolayısıyla, bir kızın eliyle ilk temasımda yine bu yaşlardadır muhtemelen... saftım.. utangaçtım.. bildiğin memleketim çocuğuydum yahu; ne bekliyordunuz ki?

Ama... Geçen zamandan ders çıkartmış olacağım ki, son gelen mektubu, ulağı tersleyerek de olsa "aldım"... "hadi oradan! nefret ediyorum siz yalancılardan! yırtıp çöpe atacağım şimdi!" diyerek gözleri önünde yırttım mektubu..

Oysa kız arkasını döner dönmez toplamıştım yerden kağıt parçalarını.. Apartmanın arkasına gidip, kendi aşk mektubumu ilk defa "kendim" okumuştum.

"eğer bu yazdıklarıma katılıyorsan, sen de aynı şeyleri hissediyorsan cumartesi günü xx apartmanının önünde buluşalım" diyerek bitirmişti mektubunu.

Eeeee???????? saati yazmamışsınki be salak!

Randevu günü, bakkala/kasaba/dondurmacıya gitme bahanesiyle çeşitli saatlerde 40 defa geçtim o apartmanın önünden(bilemiyorum; ama yalnız görsem, sanırım konuşabilirdim)

Yok..... yok......

O son mektuptu....

İlerleyen zamanda dersler ağırlaştı... okullar değişti... comodore 64 icad oldu/mertik bozuldu... bahçeler çocuk sesine hasret kalmaya başladı... büyüdük... bir kaç kez okul çıkışıma ve servise bindiğim yere geldiğini, uzaktan uzaktan bana baktığını görmüştüm.. 3sn'lik göz göze gelme, akabinde oluşan mini kalp spazmı........

Sonrası yok.... hepsi bu....

Hala geçerim arada onların sokağından; sırf acaba görür müyüm diye.
Birşey yapacağımdan, istediğimden değil.. sıcak birşeyler var o sokakta.. o asıl beni çeken.. en saf, en temiz dönemlerimizdeki o gümbürgümbür kalp sesi... çok acayip birşey..

Gördüm bir kaç sene önce meral'i.. en az 20 sene sonra.... gecenin bir vakti arabadan inmiş, sokakta boş boş geziniyordum(huzur veriyor göztepe'deki o sokak bana).. bir yerden dönüyorlardı.. Yanındaki kardeşi tanıdı beni; o kafasını dahi kaldırmadı yanımdan geçerken.

Lise dönemlerinde babasını kaybetmiş diye duymuştum.. çökmüş biraz... hayat enerjisini kaybetmiş gibi bir hali vardı... oldukça kilo almış... saçlarını boyatmış.. Evlenmemiş belli ki; yahut evlenip boşanmış belkide.. kim bilir?

Duyamadım bir daha o kalp sesini.. Özeldi o yıllar, çok özel..

fotoğraf: http://misguided-angel.deviantart.com/

33 yorum:

Aslısın dedi ki...

Benim platonik aşklarım canlandı birden, ne güzel yazmışsın. Bir mektup bile ne aldım en verdim, çocukluğum boşa geçmiş be.
Tipitip sakızı ya tipitip sakızı, offff......

Öküzün Önde Gideni dedi ki...

evet evet... yazmalı bu duygusal saçmalıklarım mevzususunu. çok malzeme var:)

üzüldüm ama; her insan bir aşk mektubunu hakeder diye düşünüyoum..(sizin hakkınızı da bana vermişler sanırım; ki dolu bende:P)

çiğnediğim en harika sakızdı tipitip; hala tadı damağımdadır.. onu, sıralamada dandy ve pembo takip ediyordu hatta..

Sokak Kedisi dedi ki...

O zamanlar erkeğin peşine düşen Zeyna modeli kızlar o kadar azdı ki; bu postta bahsi geçen Meral kardeşimizi bu anlamda kutluyor ve alnından öpüyorum...
Hiç kimse için "Dur bakıyım, sen benimsin" diyemedim bu yaşa kadar, bundan sonra da zor sanırım :)))

Çok keyifli, çok samimi bir aktarım olmuş, teşekkürler Öküz.

Mademoiselle Coco dedi ki...

Offff offf off Öküz kardeşime bak benim!
O kadar mutlu oluyorum ki o jenerasyonun çocuğu olabildiğimiz, yetiştiğimiz için:
Hani üç dört ay yazlıkta marsık yavrusuna dönüp, annenin yaptığı türlü türlü zeytinyağlılarla büyüyüp, "bu gece çıkamazsınız, babanız geliyor"larla kös kös oturup, ağaçlara tırmanarak dalından koparıp yediğimiz meyveleri şapırdata şapırdata yerken komşu teyzeden azarlar işitip, zillere basıp kaçıp, kim bisikletiyle kimin önünden kaç kere geçmiş hesabı ile hoşlanma katsayısını hesaplayıp, mutlu mutlu büyümüş çocuklarız...
"Pek kırılgan, pek acemi mektepli sevgililerdik. Hem utangaç hem hevesli.. Bir söyler, bin gülerdik..."
:)

... dedi ki...

Güzel ettin içimi, ellerine sağlık! Mutlu olldum okuyunca bilmem neden, çok güzel anlatmışsın! Keşke ölmeseki hep mutlu yaşasak!

Öküzün Önde Gideni dedi ki...

Sokak kedisi: Ben teşekkür ederim samimi paylaşımın için:)

Mademoiselle: Haklısın; çok özel ve eşi olmayan/olmayacak yıllardı. Özellikle 80'ler..

Sonraki jenerasyonlar, o tadı anlamadan bön bön suratlarımza bakıp dalga geçecek olsalarda, tadı damağımızdan asla silinmeyecek, 30 yıl sonra dahi x bir anektoduyla suratlarımıza sıcacık bir gülümseme konduracak yıllardı.
(michael jackson öldüğünde çevremdeki -20'likler söz birliği etmişçesine dalga geçiyorlardı onun tarzıyla / müziğiyle / kişiliğiyle.. aklıma geldikçe gülerim hallerine)

Afet: Ne mutlu bana;) Teşekkür ederim paylaşımlar için.

Öküzün Önde Gideni dedi ki...

Sokak Kedisi'ne ek not: "budur" dediğimz kişilere hiç tereddüt etmeden "Dur bakıyım, sen benimsin" diyebilmek umuduyla. yerse tabi:P

Unknown dedi ki...

küçükken daha az beklentiyle daha güzel oluyomuş bu işler. feysbukta bulup ilk aşkımı "gel ulan yamacıma" mı desem diye düşünmüyo değilim sık sık:)

E. Wsdm dedi ki...

yazılarını okuyucak vaktim olmasa da meraba sevgili öküz iddiasında er kişi. teşekkürler izleme için.

noraashira dedi ki...

Kafa tokuşturma sahnesi canladın gözümde :))))

Öküzün Önde Gideni dedi ki...

melos: kuvvetle muhtemel hayal kırıklığı olacaktır. pişman değilim onu gördüğüm için; ama kafamda farklı olur diye kurgulamıştım açıkçası.

sacmalog: merhaba:) hatta okur ve paylaşımlarda bulunursanız, daha bir merhaba!

noranıngemisi: evet, hakikaten kömik bir manzaraydı:) aklıma geldikçe gülümserim.

teşekkür ederim for all....

AydınKoza dedi ki...

güzel bir post olmuş,çok sıcak ve duygusaldı :))

Sokak Kedisi dedi ki...

Dur dedimmm, dursanaaa, ya bi durrr diye dolanıp dilimi alıştırayım bari :)
Bu gazla 3. Sayfa haberi olmam umarım :)))
Sevgiler

Öküzün Önde Gideni dedi ki...

sokak kedisi:
aha:)))))

gösteri sonrası sahneden inen küçük kıza çiçek vermek isteyip reddedilen minik japon'un videosu geldi aklıma:) facebook'ta paylaşıyordu arkadaşlar..

çok yaşa:))

aydın koza: çok teşekkür ederim:)

her boku bilen adam dedi ki...

http://herbokubilenadam.blogspot.com/2009/11/ayn-yazlar-6.html

Nesobaby dedi ki...

:))) çok güldüm yazını okurken aklıma ilk aşkım geldi de hatta çocukluk anılarım.hepsiayrı güzel ve heyecanlıydı. Ben de 81 versiyonu olarak kendimi şanslı görüyorum. ilk kez kum kovasıyla oynarken yaş 7,aşık olmuştum Egemen diye komşunun oğluna. sonra kovamı ve küreğimi kaybetmişti hem de daha o gün almıştık kovayı kızamadım bile :) yıllar sonra görmüştüm de patavatsız kuzenim çocuğa benim ona küçükken aşık olduğumu söylemişti. ne utanmıştım ama. Bu arada şu anda 3 aylık evliyim . eşime de 4 sene önce bir göz temasıyla aşık oldum ne yapıp edip tanıştım hatta mektup yazıp kapısına bıraktım ( mektup hala durur) demekki öyle zeynalar hala yaşıyor ;)

Öküzün Önde Gideni dedi ki...

tenk yu her boku bilen adam:)

ve tenk yu nesobaby..
kova-kürek anısı çok keyifliymiş:) gözümde pek sıcak canlandı...

umarım çevremde daha sık görürüm senin gibi zeynalık yapan dişileri:)

penelope dedi ki...

herkes kadar normalim evet ve dolayısıyla benim de ilk aşkım geldi yazıyı okuyunca aklıma ..gülme ama yukarda bir yerde "zeyna modeli" diye bi laf geçti yorumlarda ,şimdi bak beni duyunca o modelin ben olduğunu anlayacaksın :7-8 yaşındaydım ben .afacandım da biraz./ben biraz mı dedim ..:))/ bi çocuk vardı: Ekrem ..sapsarıydı o..yakalayıp bodruma çekmiştim çocuğu /rezil ben/ zorla öpmüştüm galiba ,o da ağladıydı...ilk aşkım o..bi kaç sene içinde taşındı onlar ..lise dönemlerindeydi ,mahallede oturan bi akrabalarına ziyarete gelmişlerdi ,karşılaştık bi.çok utandım tabi ben ama ,napiim çocuktum..dialog şu:
-güzel günlerdi
-ya.evet
-sen beni zorla öpmüştün bodruma sokup
-aa.evet ..ağlamıştın sen de.
-hatırlatma lütfen ..rövanşı olabilir mi.
-hööönnkkk
böyle bitti ..nasıl ama ..hayata 1-0 yenik başlamışım :))ilk aşka bak..sonrasında bi iki daha var ama onlar daha beter..kendi blogumda yazayım ben ..çok güzel bi konu..teşekkür ederim bu gece çok iyi geçti,mahrumiyet bölgesinde vatan millet sakarya diye çalışırken okumak seni..iyi geldi ..denizi özledim.....
ayrıca da tipitip ve pemboooooo..aerosmith,led zeppelin ,queen,leblebi tozu,he-man,voltron voltron voltron,pazar banyoları,big in japan ,eye of the tiger,ziyaretçiler,edi mörfiiii ,şörli makleeeeyn,kenan evren,"eti kemik geçiyor " adlı aptal espri..pile dilinle dokunmak ve ekşiiiiiiii demek...bu..bunları hatırladım bi..

Öküzün Önde Gideni dedi ki...

Vuuuu... sen baya baya, "benim olacaksın uleyn!!" diye tecavüze kalkışmışsın çocuğa:)

Çok uzaktım ben o duruşa(hala uzağım sanırım)..

Kendi blogunda yaz yazmasına da... kendi blogun ne? profilinde görünmüyor bir şey(profilin görünmüyor hatta)..

Bahsettiğin şeyleri anımsatabildiysem, ne mutlu:)

Teşekkür ederim samimi/içten ve uzun youmlar için..

sinem dedi ki...

Ben daha önce bu kadar güzel anlatılmış bir .....öyküsü daha okumadım.(.... kısmına ne yazacağımı bilemedim.aşk,sevda,platonik doğru olmazdı.değişik bişey bu.ama çok güzel.)

Beyaz dedi ki...

AYYYY ÇOK GÜZELDİ VALLA GÜLÜMSEDİM, HÜZÜNLENDİM FALAN Bİ SÜRÜ BİŞİLER OLDU BANA :D

Öküzün Önde Gideni dedi ki...

Ne mutlu bana:) Oya.. Beyaz.. Her ikinize de pek teşekkür ederim değerli paylaşımlarınız için..

Unknown dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Oyuncak Tren dedi ki...

Örnekal mı, Yeşilbahar mı? :)

Öküzün Önde Gideni dedi ki...

@Sakazen: İlla b.k atacaklar erkeklere... Herneyse... Ne sıcak öyle değil mi o anılar? Hap çok özel kalacaklar..

@Şımarık: Oha! Sınıf arkadaşım olmandan çekiniyorum; katiyen doğru cevabı paylaşmayacağım:) (iç ses: ohaaaa!! nasıl ya??!!)

Oyuncak Tren dedi ki...

Hahaha, düştün elime Öküz! :)

Öküzün Önde Gideni dedi ki...

@Şımarık: İspatlayamazsın:P

Hep bir şüphe olarak kalacak içinde:)) Ve tabi, ben de hep tırsacağım senden:))

Ce-Nedra dedi ki...

Ben 90 başlarının çocuğuyum ama bu hikayeyi okuyunca benim de içim cız etti, sana bir şey söyleyeyim; onu gördüğün sokaktan geçmeye devam edeceksin, tıpkı benim ilk aşkımın eski evinin sokağında gezindiğim ve onun parfumunu kullanan her erkeğin yüzünde hala onu aradığım gibi, 10 sene geçmesine rağmen.

Adsız dedi ki...

ah...
bir erkeğin ilk aşkını okumak benim için farklı bir deneyim oldu.
Bir de anlatabilen birinden dinlemek güzel tabi :)

anlam veremediğim davranışlar olurdu şu an yeni yeni anlayabiliyorum.Mesela mektupları almaman... aldığını yırtman..

tekrar toplayıp okuduğunu biliyor mudur acaba.Ben o sırada kızın hissettiklerini ve düşündüklerini biliyorum.Ama erkek gözüyle ilk defa bakabildim.

Kızların seninle dalga geçtiklerini düşünmen mesela eheh.
Hiç aklıma gelmezdi.

Rebecca dedi ki...

ben de ilk aşkımı yazmıştım bloğa. ilk aşkn öyle büyük özellikleri de yok. diğerlerinden farkı benim için daha saçma olmasıydı =D

Petrl dedi ki...

cok güzel anlatmissin ilk defa bi bu sitede bi yazi hosuma gitti (:
yüregine saglikk.........
http://petrolmavilim.blogspot.com/

Unknown dedi ki...

Ne şirinmiş şu meral (: O aşklar kadar temiz kalmak isterdim yahu.Keşke aşklarımla sadece kafa touştursaydımm!

Annabell dedi ki...

Benim ilk aşkım da ilkokul ikinci sınıfa gittiğim zamana dayanır :) Yazınızı okurken aklıma o geldi ve eskilere daldım gülümseyerek. :) Bizim yıllarımızda da saklambaç vardı. Kimin kimi sevdiği, en çok kimi kovaladığından anlaşılırdı :D Ben çakaldım tabi, sevdiğim çocuğun kimliği ortaya çıkmasın diye sevmediğim çocukları da az kovalamadım! :D Gerçekten de ne masum yıllar, ne saf duygulardı :)