30 Aralık 2010 Perşembe

Noel Öküz'ü

Yeni yıla bir yandan sevgiliyle sevişip, diğer yandan para sayarak girmeyi planlarken(imagine: "bacak omuza" sırasında olanca ciddiyetiyle para sayan öküz fotoğrafı..doğuzbindoğuzyüzdoksanseğiz, doğuzbindoğuzyüzdoksandokuz....); 30 küsur derece ateş ve geniz akıntısı eşliğinde, don gömlek bussines formatında kös kös girecek olmak ne tuhaf.. En fazla 3-5 davuk butu fazladan yerim; tv'ye dansöz çıkarsa koşar ona göz atarım; bir de 12'den geri sayıma eşlik ederim sessizce; hepsi o..


Ha diyeceksin, "ulan sanki hasta olmasan reina'da girecektin yeni yıla"..

E orada haklsın bak; biliyorum malzemeyi... 32 Yaşıma geldim; hala en ufak fikrim yok o "eller havaya" ortamları hakkında.. 1-2 kişinin ötesinde arkadaş grubum da hemen hiç olmadığı için topluca eğlenmek, sabahlara kadar kakara kikiri falan bilmedim / görmedim şu yaşa kadar....  Ha pardon; yalnızca lise son-uni hazırlık dönemimde(pöüüüü... 15 seneye yakın olmuş.. uzun saç/deri ceket yıllarım) bilirim elde içki şişesi, çalan şarkılara bağıra çağıra eşlik ettiğimi; hepsi o.. (iç ses: o yüzden istediğin bölümü kazanamadın ya zaten, pis salak!)..

Hem... şimdi "e hadi oturmaya mı geldik" falan derler mazallah.... Akşam akşam gerilmenin hiç anlamı yok şimdi..

Bazen(bazen??)..... Bazen ciddi anlamda uzaylı gibi hissediyorum kendimi... Eğlence anlayışı "dostlarla birlikte terasta masa üstü oyunlar oynamanın / misafir ağırlamanın / şehir dışındaki yol üstü-dağ başı lokantalarında et yemenin" ötesine geçememiş bir öküz olarak tereddütsüz söyleyebilirim sanırım bunu..

Doğru mu yapıyorum; hiç bir fikrim yok ama.. Tek bildiğim hayatın gelip geçtiği... Muhalif iç sesler: "küçük Özhan Canaydın kılıklı seni! Biraz insan ol, biraz rutininin ötesinde sosyalleş, biraz normal ol lan!!" diye kafamın etini yerken; iktidardaki iç seslerim "normal ne aq? yahut, böyle hakikaten mutluysam kime ne? benim sosyalleşmem de dağdaki böcekle/kısıtlı 3-5 sevdicekle.. yüksek sesle kahkahalar, göbecikler atınca daha mı iyi yaşamış oluyorsun hayatı?" falan diye zik zik ediyor..

Of ulen of.... Hasta olmak yaramıyor bu bünyeye.. Hemen depresif moda bürünüveriyorum.. Oysa yetişseydi şu caaanım projeler; biraz daha enercik olabilseydim; şu m.na godumun lanet x özel işini halledebilseydim biran önce..... Ne çok şey farklı olurdu (iç ses: hadi len.. yürü git!... farklı olacakmış.... külahıma anlat sen onu)..

2011 ve sonrasında "yaşamayı/hayatı" daha az ertelemek dileğiyle.... Tüm Öküz severlerin yeni yılını kutluyorum..

25 Aralık 2010 Cumartesi

Öğğğkk !!

Abooowww.....  Şu Brüksel lahanası denen meled, ne menem bir şeymiş arkadaş!! Öğğğğkkk!! Gitmedi, gitmiyor kokusu burnumdan :(

Allah biz öküzgilleri sıkıcı, öğğkk, pis vejeteryanlardan korusun; amin..

İlgili Yazılarımdan: Et istiyorum ben! http://okuzunondegideni.blogspot.com/2010/05/et-istiyorum-ben.html



24 Aralık 2010 Cuma

Salaklıklarım 6

- Şu çaydanlık milletini sevmedim, sevemedim bir türlü.. "Aha sapı kırılacak, oy buharı fışkıracak" diye diye, soğuk terler içinde geçti acizane ömrüm.... ( Onca ağırlıktaki suyu o cük kadar sap nasıl taşır, hayret ederim )

Ayaküstü senaryolar dahi türettim "şöyle kırılırsa, dizimle böyle tekme atıp uzaklaştıracağım", "şöyle dökülürse, süpersonik reflekslerimle böyle kaçacağım" diye..


Çay bardağı taşımayı da beceremem bak.. Millet çevire çevire neler eder bardağa; ben, gözlerim fal taşı gibi açık / olanca dikkatim, saatte 10metrelik ultra ehemmiyetli yürüyüş tempom ve envai çeşit dua desteğimle dahi, "döke döke" ancak taşıyabilirim..

Hele bir de çaydanlık+demlik ikilisini üst üste sırtlamak durumunda kaldıysa insan; off ooff, hakikaten yazık.. Büyük zulüm :/

- Bir dostum var; "hiç yoktan sevgili edinme" ve "aylarca flörtleşip / vıç vıç sohbet edip 2 elma yiyememe" hususlarında ihtisas yapmış biri... Bense tam tersi; "yatay jimnastikte aylarca ters taklalar, parandeler falan şey edip, flört dedin mi kekelemeye başlıyorum".. O sevgili buluyor / beğeniyor, yatağa atamıyor... Ben yataktan çıkmıyorum; ama kimseyi beğenemiyor / kırmızı surat ve 3-5 gevelemenin ötesine geçemiyorum..

İkimizi toplasan, anca "bir" sağlıklı insan çıkıyor.... Trajikomik :/

- Matkap milletinden de korkuyorum anlaşılan.. Korniş takılacaktı geçen gün; kedilerin elektrik süpürgesinden kaçması gibi, ortalıktan toz olasım geldi.. Öylesi dönen / zorlanan şey, nasıl oluyor da kırılmıyor?.. Yahut kırıldı diyelim; nasıl şarapnel gibin yüzüne gözüne zıplayıp çarpmıyor; anlamak mümkün değil...  Japonlar yapmış........

- Bişii daha diyeceğim; ama çekiniyorum... 6 Ay oldu.... Ben hala mutfak tüpümü yenilemedim lan :S

Salaklıklarım1: http://okuzunondegideni.blogspot.com/2009/03/salaklklarm-bolum-1.html
Salaklıklarım2: http://okuzunondegideni.blogspot.com/2009/03/duduklu-tencereler-salaklklarm-bolum-2.html
Salaklıklarım3: http://okuzunondegideni.blogspot.com/2009/09/salaklklarm-2.html
Salaklıklarım4: http://okuzunondegideni.blogspot.com/2010/01/salaklklarm-4.html

Salaklıklarım5: http://okuzunondegideni.blogspot.com/2010/06/salaklklarm-5_19.html

20 Aralık 2010 Pazartesi

Klozet Üstü Damlacıkları

Hadi erkek milleti yapıyor; görece anlıyorum..

Yok yok.. Öyle estafrullah mestafrullahın anlamı yok. Biz bizeyiz; kandırmayalım şimdi kimseyi.... Default / yontulmamış halimizle hemen hiç birimizin aklına gelmez o kapağı kaldırmak, dikkatli işemek, ardından temizlemek vs.. Dolayısıyla erkek yaptı mı, "Allah cezanı versin, pis herif!.. yuh ulan ayı oğlu ayı!" falan deyip geçiştirebiliyorum sıklıkla...

Ammmaaaa..... Meme sahibi misafir peşinden, yahut dişil evlerin tuvaletinde görmüyor muyum şu klozet üstü damlacıklarını; orada kopuyor işte benim kayış..

Hiç mi dönüp bakmıyorsunuz geride bıraktığınız manzaraya, anlamıyorum ki?

Yahu ben ki erkeğim.. Ben ki görece dağınık bir şeyim.. Ben ki baya bayaa kıllıyım.. Ben ki sıçratma potansiyeline sahip azicane pipi sahibiyim.. Size ne oluyor yahu? Oraya nasıl su sıçratıyorsunuz aq; cidden biri anlatsın bana şu mevzuyu..

Rahatsız da olmuyorsunuz herhalde ki, 2 saat sonra dönüp dolaşıp, o "ıslak / damlacıklarla dolu" klozete yeniden oturabiliyorsunuz(!)..

Onu bunu bilmem arkadaş; garı kısmının karakteri hakkında atıp tutmadan önce, banyosuna muhakkak göz atacaksın! Klozet ne durumda, küvet ne durumda, yerlerde saç var mı; hafiyelik yapacaksın bir nevi.. Yalnızca misafir ettiği odaların yüzeysel düzenine / temizliğine bakıp fikir sahibi olursan, yandın ki ne yandın; pek eğlenceli günler bekliyor demektir seni ;)

Ciddi söylüyorum bak... Aldanmamak lazım; Öküz dediydi dersiniz..

Üzerine alınan dişilere not: Safkan bir Öküz'den yiyorsun ya şu azarı; kafayı duvarlara vurma vaktidir bence..
Üzerine alınan pipi sahiplerine not: Hadi unuttun kapağı kaldırmayı; sağa sola sıçratma.. Hadi sıçrattın; a be eşşek, kolonya / peçete bir şeyle siliver bari ardından..

Klozet üstü damlacıkları.... Nefret ediyorum sizden!!

17 Aralık 2010 Cuma

Bu Ne Allasen??

Bu alet ne allasen??

Çocukluğumdan beri hep görür, merak ederim; fotoğrafla rastlaşınca geldi aklıma.. Hani kadıngiller içine kafalarını sokup bekliyor??(offff.. çok gevrek şeyler geliyor aklıma:P) Hani bigudi falan takıp, dergi okurlar/dedikodu yaparlar o zamazingo tepelerindeyken??

Ne abi; amacınız ne?? Noloor öyle yapınca??

15 Aralık 2010 Çarşamba

İstemiyorum Ama Gitme....

Sokacam arkadaş bu kadıngillerin anlamsız saçmalıklarına!

"İstemiyorum, ama gitme" ne lan!! ? Psikopat mısınız yahu; oyun mu oynuyorsunuz Öküz'le? Matrix'te falan mıyız; nooooluyor aq??

Türkçe değil mi yahu bu söylenenler? "İstemiyorum ama gitme" de ne olii? 40 Gün düşünse anlam veremez ki Öküz buna!


Neden bu kadar dolambaçlı kadın milleti? Neden hiç birşeyi olanca saflığı, netliği, açıklığıyla yaşayamıyor.. Madem olanca kırılmışlığına rağmen yine de istemiyorsun gitmemi, neden "bir yanım çok kırıldı; ama diğer yanım seni hala istiyor"u söyleyemiyor şu bünyen?? Neden açık olmaktansa, her seferinde erkeğinin beynini z.kip duruyorsun bu tip "tilt edici / mavi ekran çıkartıcı" cümlelerinle..

Lafa geldi mi edebiyat profesörü kesilmiyor musunuz, pis entelgiller??... Ayşe kulin, aşk, mevlana falan... ha?? (bak yeni kitabı çıkmış; koşun, alın hadi! tatlı su entelleri sizi..) Bu mu yahu derdinizi anlatabilme kapasiteniz? Bunlar mı günlerce düşünüp/kurup paylaşabildiğiniz kelimeler?

Mesele "istiyorum" yahut "istemiyorum"da... Ötesi/berisi yok..
"İstemiyorum"un pazarlığı olmaz; aklı başında / adam olabilmiş bir erkek, alır ceketini çıkar...  "İstiyorum, ama.." nın üzerindedir asıl mevzu... Oturulur, konuşulur enine boyuna; açık oturum yapılır gerekirse.... Ucu açıktır çünkü.. Kimse kapatmamıştır mevzunun üzerini..

Off be anacım; ne olur daha net / daha yalın yaklaşsanız şu hayata? Ne olur hissettiklerinizi "karşınızdakinin tepkilerine göre" paylaşmasanız? Çok mu şey istiyorum?

[Arşivden]

11 Aralık 2010 Cumartesi

Sensin Kel!

Birlikte iş yaptığım kişiler arasındaki özel yazışmalardan birinde rast geldim bugün.. Beni kastederek, "eşşekler gibi çalıştım bütün hafta; yine beğenmedi kel!" demiş aklı evvelin biri; şans eseri gördüm....

Kel?

Sensin kel!  Alnım biraz açık benim, hepsi o ( 2 gıdım lan; valla çok değil ! )...

Kelmiş.... Senin var ya........ !

-------

Bir de, sevgili Azlittin mimlemiş.. Hemen yanıtlayayım..
- 2010'da en mutlu olduğun şey nedir?
Dedemle son kez denize girdiğim, yüzdüğüm gün..

- 2010'da en üzüldüğün şey nedir?
Çok ama çok özel bir cenaze ve alışık olmadığım ayrılıklar..

- 2010 senin için nasıl bir seneydi?
Sevmedim.. Ömrü hayatımın sanırım en kötü senesiydi..

- 2010'a nasıl girmiştin?2011'e nasıl gireceksin?
"Umarım 2009'dan daha iyi geçer" diyerek girmiştim.. 2011'e de, "umarım 2010'dan daha iyi geçer" diyerek gireceğim aksilik olmazsa..

- 2010'da yapmayı çok istediğin yaptığın/yapamadığın 5 şey nedir?
İşle ilgili projelerimi yetiştiremedim.. uzadıkça uzadı; ertelendikçe ertelendi..
Geciktim.. Zamanında haber alamadım.. Yetişemedim.. En en kıymetlilerimden birini kaybettim..
Hayal kırıklıkları yine tonla.... yine tonla....
Ektim, ektim, ektim, ektim, sabrettim, sabrettim.. 2011'de biçmeye, meyvelerini toplamaya başlayacağımı umudediyorum..
Yine hayatı erteledim..

6 Aralık 2010 Pazartesi

Yakışıklı Erkek & Çirkin Kadın Mevzusu

Tatsız Çilek "Yakışıklı erkeklerin çirkin kadın merakı da bi garip. Verdiği için mi?" diye sormuş..

Yahu, cidden anlamıyor musunuz bunu?
Amaç yalnızca et yemekse, en kolay / en az uğraştıracak hedeflere yönelir insan hayvanı.. Çirkin kadın da, sıklıkla daha kolay lokmadır bu noktada.

Suçlamayın hiç boşuna.. Wild life.. Herkesin, cebinde 3-5 albeni faktörü taşa ihtiyacı var.. Çirkin insan da, ya zekasıyla / parasıyla / ahlakıyla tavlayacak, ya bel altı yönünü ön plana çıkartacak, ya da geyşa yahut muhteşem ev hanımı konsepti üzerine yatırım yapacak.. Ne yapsın başka?

Çirkinliğini gölgelemek için bel altı becerilerini maksimize etmiş; yahut, önündeki pazar tezgahına allayıp pullayıp o ayrıntılardan bol kepçe koymuştur..

Hiç dikkat etmiyor musunuz, sokakta "ucuzluk" derecesinde orasını burasını açan kadınların çoğunun "çirkin"olduğuna? Yani "suratıma bakılmıyor; bari memelerle o bakışları yakalayayım / kendimi iyi hissedeyim" gibi bir psikoloji..

Uzaylı gibi bakmana gerek yok; hepimizde var o pazar tezgahı.. Kimimiz parasını koyuyor, kimimiz güzelliğini, kimimiz özel karakterini..

Hedehödö fabrikasının ultra yakışıklı Behlül kılıklı sahibi, neden 300kg'lık saçma sapan bir gacıyla basılır arabanın içinde? Cevabı çok basit.. Çünkü 300kg'lık kadının kapris yahut pazarlık şansı yoktur... Oysa güzel kadın "oral sex yapmak istemiyorum şimdi" derse(-ki, der); en fazla "tüh" diyebilirsin..

İpler öylesine erkeğin elindedir ki, başa bela olma ihtimali dahi sıfıra yakındır çirkin kadının... Olmadık şeylere evet demek, pek çok ayrıntıyı görmezden gelmek zorundadır. Aksi durumda, kırk yılın başında ayağına kadar gelen "zengin ve yakışıklı" koca ihtimalini kaybedeceğini, yahut kendi kendine de olsa "heytt be, ne adamla yattım! ben de onların liginde oynayıp / aşık atıyorum!!" diyebilme şansından olacağını gayet iyi bilir..

Herkesin tezgahında / cebinde 3-5 taşa ihtiyacı var.. Kiminin yüzü / vücudu güzeldir; bu albeni faktörüyle tavlar.. Kimi, "çirkinim ama; yatakta aklını alırım, yahut bacaklarımı açmak için asla naz yapmam" sinyalleri yollayarak tavlar.. Tavlar oğlu tavlar.. Amaç belli olsa da; "bir ümit", kapı eşiğinden içeriye adımını atar.. Çouğunluğu meze / çerez olur; küçük bir kısmı da avcıyı avda avlayıp, bir şekilde kendine bağlayıverir..

Burada odak nokta "damak tadı" değil, "karın doyurmak" yahut "boş boğazlıktır" çünkü çoğu zaman.. "Memeyse meme, popoysa popo..." gibi bir bakış :P

Avcılara not1: Mideniz çok da geniş değilse; yakınlarda "ağız gargarası niyetine" bir şişe tekila ve sert bir banyo lifi bulundurmakta fayda var..
Avcılara not2: Siz siz olun, midenizin kaldırmayacağı hanımlara, sırf hormonal açlık yüzünden sırnaşmayın.... 2 Sene gitmez gözünüzün önünden o sahneler; Öküz dediydi dersiniz..
Potansiyel avlara not1: Kendinizi kandırmayın.. Boş hayaller kurmayın.. Durumun farkında olun.. Tadını çıkartın.. Kullanılan değil, kullanan pozisyonunda kalın..
Potansiyel avlara not2: Yeterince zeki bir avın, avcıyı avlayabileceğinin farkında olun.. Çok çok çok zor; ama asla imkansız değil..

Ek not1: Bir de hem çirkin, hem meziyetsiz, hem de kaprisli kadın vardır ki; "aman aman, koşar adım uzaklaşmak lazım" der Öküz.. Bknz: Çirkin Kadın Kaprisi
Ek not2: Bir de çirkin kadına aşık olan yakışıklı erkek sendromu var ki; üzüliyorum; Allah kurtarsın demekten başka bir şey gelmiyor elden(kel-merhem zamazingosu).. 
Ek not3: Keşke herkesi dengi dengine dağıtsalar..