31 Ocak 2013 Perşembe

Andrea Bocelli

Bocelli'den bahsetmek istiyorum size..

İtalyan Liseli bir kız arkadaşımın vasıtasıyla tanışmıştım zat-ı alileriyle.. Three Tenors'un yanında çok albenili gelmemiş olacak gözüme ki; ismen bilmeme rağmen, daha erken yoğunlaşamamışım müziğindeki tada...

Şimdilerde çok sık dinleyemesem de; mini ofisim Nişantaşı'ndayken, yani takriben 5-6 sene kadar önce hayatımın fon müziği gibiydi...

Akşam üzeri kanepeme uzanıp trafiğin azalmasını bekler; el-ayak çekilince, Nişantaşı-Taksim arasını yürürdüm kulağımda BesameMucho'lar MiManchi'lerle...

Kanepemden bahsetmiş miydim size? Kimseye özel değil anıları; bizzat kendim olduğum, kendime odaklandığım, ağladığım, huzurla uyukladığım, aşık olduğum, sapıttığım, sarmalaştığım, uzuuun uzun düşündüğüm, hayaller kurduğum..... Çok özeldir yeri bende...

Bir de böyle, eşyalara enteresan anlamlar yükler benim bünye bak :S Hani imkan olsa nüfusuma kaydettireceğim sanki eşşeği :S




Dur neyse... Romanza diyordum...
Sıkı sıkı çeneye çekilmiş montum/atkım, akan burnum, şehrin ışıkları, sokak köpekleri, travestiler, aheste adımlar...

Dolmuşta kuyruk olur mu acaba? Yahut bu sefer Hilton'un içinden mi dolaşsam? Taksim Parkı'ndan emin ve hızlı adımlarla geçmeli aman ha.. Parkın çıkışındaki sallanan/boşta duran parke taşını da ayrıca unutma..

Kulağımda Resta Qui ile kopardım yoldan, dünyadan... Anlamıyorsun tabi ne anlatıyor öküz.. Güven ama bana; bir doruğa çıktımı, diken diken eder o 'resta qui' adamın tüylerini...

Dinle bak... Kıyağımı da unutma ;)

Çok özeldir bu adamın sesi benim hayatımda..

Andrea Bocelli - Romanza
Andrea Bocelli - Resta Qui

Kim derdi sıkı heavy metalcilerden biri gün gelecek böylesi ezgilerle kendinden geçecek :S

Not: Bu arada, Jennifer Lopez'le bir 'quizas, quizas, quizas! yorumu var ki yeni albümünde, ne siz sorun ne ben söyleyeyim..

30 Ocak 2013 Çarşamba

Ahmak

''Olmaz bana bir şey; domuz gibidir bünyem.. Ben de üzülüyorum ama, güçlüyümdür, atlatırım, dik durmasını her durumda bilir benim yapı.. Sen üzülme/yıpratma asıl kendini; öylesi daha çok acıtır canımı''...

15+ yıl önce... İlk kız arkadaşımdan ayrılırken kurmuştum bu cümleyi... Öyle olduğuma inandım yıllarca; gurur da duydum üstelik.....

Şimdi düşünüyorum da 'ne ahmakmışım...'

[Yazıp da yayınlamadıklarımdan]

28 Ocak 2013 Pazartesi

Erkekler Ne İster?

Geneleme gibi anlaşılmasın; yalnızca kendi çevremdeki erkekler ve öz be öz kendi öküzlüğümü dikkate alıp yazıyorum.. Yoksa cins cins insan var elbette...

Not: Tüm bunlar ne istediğine karar vermiş, gözü görece doymuş, olgun erkek profili için geçerli. Aslan terbiyeciliğine özenmenin, Amerika'yı 300.000. defa keşfedip, ''tühh yine hint adalarına ulaşamadık'' diye vikvikleyen eblek kalabalığa karışmanın manası yok.

- Özgür Olmak İsterler
Erkek çocukları görece daha özgür büyür malum; dolayısıyladır ki, ''kısıtanmaktan'' çok haz etmezler.. Sahiplenilmek isterler elbet; ama ötesi değil.. (anlamayana not: yani diyorum ki; ipi/zinciri biraz uzun bırak; o zaten çok uzaklaşmayacak, kapının önlerinde oynayacaktır)

- Paşa Olmak İsterler
Memeligiller nasıl ''babaları gibi bir erkek'' düşlüyorsa, erkeklerin hayali de çok farklı değildir özünde. Onlar da, anaları gibi bir kadın isterler sıklıkla. 

Dur yahut, daha net açıklayayım: Her oğlan çocuğu anasının paşasıdır malum; kadınının da paşası olmak, alıştığı-kendini iyi hissettiği düzenin devam etmesini isterler.. (anlamayana not: paşa doğmuş, paşa büyümüş birini 30'undan sonra itin bir tarafına sokmaya çalışırsan, kaçırırsın elbet.. unutma, sihirli sözcük: ''paşammm benim!!'' Ona kendisini paşa gibi hissettir; yağmurda ıslanmış sokak köpeği gibi değil)


- Cinsel anlamda doymak, reddedilmemek isterler. 
Ok, doyma kısmını geçelim; bu bazen ağzınızla kuş tutsanız dahi mümkün olmayabilir. Ama aklınızın bir köşesinde olsun; çok az şey ''cinsel anlamda reddedilmek'' kadar demoralize eder bir erkeği. Kendi hesabıma konuşayım: reddedilmenin ardından, hormonlar akıl süzgecimi yerinden sökünceye dek(uzunca bir süre) ''isteğini'' belli eteye utanır/çekinir bu bünye.. (anlamayana not: yalnızca siz istediğinizde değil; bazen sırf 'o' istedi/istiyor/ihtiyaç duyuyor diye de sevişiverin.. düşmez bir tarafınız, korkmayın)

- Ev Yemeği İsterler :S
Bakma öyle suratıma; evet, bildiğimiz ''yemek''.. Haftada bir yemek yapan kadının aldatılmama-terkedilmeme ihtimali olabileceğini hiç zannetmiyorum. Muhattabınız erkek, ömrü hayatında ev yemeği yememiş biriyse, ok; o belki mümkün olabilir.. Ama aksi durumda mutfaktan kaçamazsın, pis tembel memeligil.. O etler kızaracak, börekler açılacak, okka! (anlamayana not: aksi durumda başkalarının karılarına/başka kadınlara özenecektir ördek; -ki emin olun bu durumun da uzun vadeli neticesi, hiç ama hiç lezzetli olmayacaktr sizin açınızdan)

- Ev kadını profili 
İş ciddiye bindi mi, ailesindeki kadınlardan yahut bizzat annesinden gördüğü ev kadını/anne profilini beklerler/isterler... Evi dişi kuş yapsın; evine kadın eli değdiği belli olsun; alıştığı-istediği düzeni içeride beraber olduğu kadın yapsın; evde elde kumanda öküzler gibi sermesin isterler.. (anlamayana not: ışık ver adama!)

- Aşkta acele edilmesin isterler
Genel erkek psikolojisinde sürekli bir ''kafese kapatılma'' tedirginiği vardır.. Kurnaz bir kadın gelecek; hooopp, sen ne olduğunu dahi anlamadan damatlığı geçirecek kafana.. Oldu bitti; kaçamazsın! 

Arada espriyle sokulan laflar olsun, yahut bodoslama/açık açık giydirmeler olsun; yapılan ''ittirme-ucuz oyunlar'' ancak ve ancak adamı kaçırtmaya yarayacaktır. Ömrü hayatı boyunca o anın hayalini kurmuş, düğün çiçeğini dahi 20 sene öncesinden planlamış bir kadının ikna olma süresiyle, dünyadan bihaber/dongoz bir erkeğin ikna olma süresi bir değildir.(anlamayana not: ördekleri ürkütmemek lazım).

Not: şimdi ''o fotoğraftaki çocukla bizim kıllı mıllı dingonun ne alakası var?'' diyecektir bazı aklı evveller.. aha size öküz'den bir kıyak daha: yazın şunu bir kenara; analar/atalar boşa dememiş ''her erkek çocuktur'' diye.... Bu, düşündüğünüzden de doğru bir tespittir... 

Sıkıldım :S 

To be continued....

27 Ocak 2013 Pazar

Öküz Geziyor [3]








[Eskilerden....]

Aha Ben :S


25 Ocak 2013 Cuma

50 Yaşında Gibisin

'50 Yaşındakiler gibisin' dedi...

Yüksek sesli kahkahalar, gece hayatı-popülist eğlenceler, samimiyeti şaşmış onlarca-yüzlerce dost-arkadaş, fiyakalı gömlekler-parfümler, havalı profil fotoğrafları.... ve elbette olmazsa olmaz 'serseri bakış'..... Bu mu normal olan; bu mu olmak zorunda yahut?

Nedir bu yarış; niye ali'den veli'den daha havalı, daha şık, daha karizmatik yahut en olmadı aynı ortamı paylaştığım 'diğerleri' gibi olmak zorundayım? şart mı dikkat çekmek? Kiminle niye yarışıyor yahut; kime neyi ispat etmek gerekiyor şu hayatta?

33 Yaşında biri için çok mu anormal '40ında çocuk esirgemeden sarı sarı bir kız çocuğu kaçırıp, x bir ege köyünde toprakla-denizle haşır neşir olma; yahut ne giydim, nasıl göründüm, elimdeki puro kaç santim, objektife nasıl bakarsam daha karizmatik görünürüm diye düşünmeden yaşamanın' hayalini kurmak?

Normal olamayacak mıyım hiç? Benim niye aklıma gelmiyor 'aynada pratik yapmak', +1 karizma bonusu için 'şarap kültürü öğrenmek', yahut 'yaratıcı/serseri duruş kurguları/fikirleri' için istihareye yatmak?

Evin iyi kızı modu... ev erkeği:S iyi aile çocuğu.... dingin hayat...... :S

Adam olmayacak mı benden? :S

[Yazıp da yayınlamadıklarımdan]

23 Ocak 2013 Çarşamba

'Bayan' Değil, 'Kadın'mış!

Bir de bu çıktı bak; memleketim tatlı su enteli bütün modern gacılarının ağzında sakız: 'Bayan' değil, 'Kadın'mış!

Bilinçaltında dahi olsa, kadına(bilhassa tanımadığı/yabancı kadına) özenle yaklaşılması gerektiğini bir şekilde öğrenmiş/inanmış memleketim erkeklerinde tabi kabahat; ne ezilip büzülüyorsun, desene 'şşş... lo gadın!! bi bak hele!!' diye...

Söylenme hiç, sen de oğlum kabahat...

Adam Anadolu'nun bağrından kopup gelmiş; yol bilmez, yordam bilmez; zaten çekingen-endişeli... 'Baayan şu adresi tarif eder misin' dedi mi kabahatli(bir de böyle 'siz'le başlayıp 'sen'le biten cümleler vardır bak; unutmazsam, yazarım onu da)... Yahut 'bayan kuaförü aranıyor' diye personel ilanı ver; olmaz.... 'kadın kuaförü' diyecekmişsin...

'Kadın' demekten utanmamalıymışız.. Bayan değil, kız değil, kadınmışmış...

Ah memleketim 'başına/çenesine vurmuş' tatlı su entelleri... Tek bir şey söyleyeceğim size; bi sex yapın da rahatayın ben anam; bir sex yapın da siz de rahatlayın, biz de rahatlayalım be anam!

[Yazıp da yayınlamadıklarımdan]

21 Ocak 2013 Pazartesi

Göt (bildiğin göt; evet)

Arkadaşlar bir konuda anlaşalım; döt dediğin az biraz.... öööööö...... kıvamlı(?) olacak... Okka..

Hiç unutmam; üniversite yıllarımda, sınıfın sözüm ona en taş hatununun poposu için 'paket' benzetmesini kullanırdı arkadaşlar.. Sınıfı geçtim; tüm okulun gözü kızın arkasındaydı..



Ben hariç :S

Minik, şekilli, sıkı, kalkık(?).....

Ulan aynaya bakıyorum; minik, şekilli, sıkı(gülme!! 10 küsur sene önce şekilli ve sıkıydı tabi az biraz!)....

Ulen aynısı bende de var onun.. ( acuk daha kıllısı sadece :S  )
Döner döner aynaya bakarım göz çok kararırsa  :S

Nasıl bir mide, nasıl bir görsel zevk kendininki gibi bir dötü cazip bulur ki?

Bunu anlamadım bak ben hiç :S

Bir de, öyle 'g.t işte!' deyip geçme hemen; çok enteresan konudur zat-ı şahaneleri.. Rezille veziri ayıran çizgi öylesine incedir ki, bazen ben bile isyan ediyorum 'bu kadar da olmamalı yauuu' diye :S

Küçük döt = kadınsı değil...
Orta kıvamlı döt = ok, ama heyecanlı değil..
Hafif(az pişmiş) kıvamlı döt, hele bir de üzerinde kum saati(bel çukuru) varsa = mamma mia!!!!

Ama çok değil, 3-5-10cm daha koy üstüne; bu sefer de muhattap olmamak için kaçacak delik ararsın :S (2-3cm diyecektim de, abartı olur diye tereddüt ettim. Gerçekten çok ama çok ince bir çizgiden söz ediyorum çünkü)

Kızacak şimdi kadınlar; cetvelleri çıkartıp saldırıya geçecekler hemen.. De... e yalan mı söyleyeyim be anam; durum da böyleyken böyle :S

Döt dediğin kıvamlı, yani kadınsı, yani 'benimkinden farklı!!' olacak arkadaş! (sporcu sıkılığı da olmayacak bak.. yumuşak yumuşak olsun abi; ne o öyle erkek şeyi gibi!)

(ek bilgi: eski türkçe'de göte 'köt' denirmiş)

20 Ocak 2013 Pazar

Öküz Geziyor [2]









Uyu be oğlum

Gece saat 3..

Zerre uyku yok gözümde..

Yarın oksijen günü.. Uzaklaşmam lazım şehirden.. 3-5 deklanşör sesi... termosta sıcak çay.... arada şalvarlı teyzeler, odun kesen amcalar... inekler,  atlar, horozlar... artık Allah ne verdiyse.......

Çocuklar yok ama bu mevsimde; hepsi evlerinde, sıcak sobanın dibinde...

Bir tek cd'lerim var arkaplanda durmadan çalan.... bir de çamurlu ayaklarım..

Arabadan inmeden fotoğraf çekme hususunda uzmanlaştığımı söylemiş miydim? Manası olmuyor belki ayaklar toprağa basmayınca da; hava da fena soğuk, biliyor musun? :S

Ha bir de; rotadan sapıp orman yollarını çok zorlamamak lazım, diyeyim bak ben sana.. Çıkmıyor değil; maden ocakları, göletler, enteresan manzaralar var olmasına var da; asıl eğlence, köy içlerinde..

Hadi uyu be Öküz.... Sonra kalkacaksın Pazar rehavetiyle saat 12'de 1'de... B.k olacak tüm hayaller......

Uyu be oğlum.... Yarın yine dipte uyanacaksın belki; ama yol, umut basacak damarlarına....

Ahlak Suyu

Ahlak suyunu bulandıran ne yaptığınız değil, kiminle yaptığınızdır..

Anlatamadım ben bunu kimseye :S

[ Yazıp da yayınlamadıklarımdan ]

17 Ocak 2013 Perşembe

Kedi

[ Yazıp da yayınlamadıklarımdan ]

Kediye 'perdelere tırmanılmayacak', 'balkona çıkılmayacak', 'etraf dağıtılmayacak'  diye kurallar koyamazsın.. Çalışmaz çünkü kafası öyle.. Serseriliğinden, dik başlılığından değil asla; doğası/yapısı gereği anlamaz, anlayamaz..

Kedinin balkona çıkmasını istemiyorsan, ya ev içinde ona uygun önlemleri kendin alacak yani geri adım atacak, doğru bildiklerinden/düzeninden vazgeçeceksin bir yerde, ya da kedi beslemekeyeceksin, başka çaresi yok.. İstediğin cezayı ver, anlamayacaktır çünkü; kediye ayrı yazık, senin sinirlerine ayrı..

Beni düşündüren şey ise şu: Tüm bunları bile bile ısrarla 'kediden balkona çıkmamasını beklemek' bencillik midir, salaklık mı? Kediye mi yazık, bana mı?

Hernesye.. 'Seviyorum bu adamları' diyecektim; nereye geldim :S


16 Ocak 2013 Çarşamba

Google Analytics: Dünya Meme Birincisi

Google'da hangi kelimeler aratılarak Öküzland'de gelinmiş... 2012nin kısa özeti..

- Pipi neden kalkar
- Ağzından prezervatifli kadın
- Kizlarla sevisirken neresini ellicen
- Dünya meme birincisi (iç ses: fırat? sen misin yavrucum?)
- Adamların pipisi nasıl bi pipi
- Penis en fazla nereye girer
- Pipi kesimi (iç ses: !!!!)
- Sümük Çeşitleri
- Hadisenin pipisi (senelerdir en çok arananlardan biri bu.. hadisenin pipisi aşağı, hadisenin pipisi yukarı...)
- Klozete nasıl oturulur
- 35'inden sonra nasıl koca bulunur
- Sırıtacak halim bile yokken kahkahalar attırdın hemde kapıda bir buçuk saat kalmış ve tepem atık vaziyetteyken :) şu anki sinirime göre fazlamı güldüm ne? neyse iyi geldin, bu arada ima etmiyorum direk diyorum :)) (iç ses: oha... nasıl bir fantazidir bu; google search'leriyle not bırakmak :S)

Bir de hiç bir şeyden habersiz, alelaede şeyler ararken bloga ulaşanlar var... Kirletiyorum onları :P
- Çig kestanenin kabukları nasıl soyulur
- kıymalı börek tarifi

14 Ocak 2013 Pazartesi

Şüphe

Şüphe, en çirkin gerçeklerden daha zehirli bünyelere..

Sen sen ol okur; sevdiğin adamı/kadını zehirleme..



Fotoğrafla ne alakası var? Yok.. Öyle esti sadece..

[ Yazıp da yayınlamadıklarımdan ]

12 Ocak 2013 Cumartesi

Mırrrr

Sıcak ev..

Fonda Zeki Müren, Emel Sayın..

Dışarıda yağmur..

Kanepede kıvrılmış yatıyorum.. Ah bir de örtse üstümü biri de, öyle sızsam :S

''Sıcak çay, tahinli çörekler, eski kaşarlı simitler'' hazırken uyansam sonra...

Yahut.. Olsa şöyle bi 'şaban oğlu şaban' yahut 'tosun paşa'.... (tarık akan-hülya koçyiğit de olur bak; anlaşırız)

Bir sefer de böyle geçse mesela bütün bir gün?

Rastlantı

Üniversite yıllarımda beni uluorta bir yerde çırılçıplak soyarak ömrü hayatımın en utanç dolu anını yaşatan kadın doktorun, oturduğum dairenin alt katında muaynehane açması tuhaf bir rastlantı, öyle değil mi? :S

[ Yazıp da yayınlamadıklarımdan ]

10 Ocak 2013 Perşembe

Demiştim Ben [1]


Akşam akşam pek güldüm memleketim tatlı su vejetaryenlerinin düştüğü hale.. Sen onca sene uzak kal hak yolundan, burnunu tuta tuta ye şu bööüüühhgg! yeşillikleri.. Hatta üzerine olmadık gavur sosları uydur az biraz daha insan evladına yaraşır bir hal alsın diye.. O da yetmesin, adamın akşam yemeklerinden fellik fellik kaçmasını göze alıp, daya erkeğinin de burnuna burnuna zorla..

Sona adamın biri çıksın; "e bu borokoli hiç bir işe yaramıyordu ki zaten; yemişler sizi" deyip tüm entel alışkanlıklarınızı, inanışlarınızı yerle bir etsin :))

Sakalım yok ki anlatayım.. Ben senelerdir söylüyorum bunu; dinleyen yok!

Bak allasen şu alttaki fotoğraflara; araştırma yapmaya, nobel almaya ne hacet.. Caanım kırmız etler, şöyle yağlı yağlı oh misss.. dururken, şu yeşil, ne idü belirsiz, meymenetsiz mi deva olacak dertlere?



Baknız: İlgili haber

8 Ocak 2013 Salı

7 Ocak 2013 Pazartesi

2 Ocak 2013 Çarşamba

Aşk Yapmak

O işe neden 'aşk yapmak' dendiğini 30'lu yaşlarında öğrenmek ne kadar acı, öyle değil mi?

Hala içimdeki 'yihaa!! vur kamçıyı-vur kamçıyı!' iç sesleri, ters perendeler atma - ofansif oyun - sınırları zorlama hevesi, 'uçana kaçana' bakışı vs ile o 'aşk yapmak' dediğimiz şeyi tam olarak tutarlı hale getirememiş olsam da:

''Oxford'da aşk vardı da biz mi gidip almadık'' edebiyatına hiç girmeyeceğim; var elbet her şeyin bir nedeni-nasılı. Şunu söylemek istiyorum sadece: 

Çok eşli bakış, ilk defa bu 30'lu yaşlarımda rahatsız ediyor midemi...