19 Mayıs 2010 Çarşamba

Avcılık Sektörü ve Öküz

Heyy gidi günler.. Kim derdi de Öküz bir gün "bıktım! mola lütfen.. dinginliğe ihtiyacım var!" diyecek..

İlkbaharı pek severdim aslında. Av sezonunu müjdeler öküzlere, çakallara, timsahlara. Hatta öylesine keyifli ve enteresan bir mevsimdir ki, diğer zamanlarda olduğu gibi çok özel çabalar sarfetmen de gerekmez iki lokma et için..

Hormonlar saolsun..
Mart ortası gibi, "çiftleşmeliyim! çiftleşmeliyim!" diye fıldır fıldır dönmeye başlar hanımların gözleri.. Bakmasını bilene elbette ;)

Benim gibi şeytan tüylü/ballı pe.evenklerdensen(afedersiniz.. gaza geldim), yapman gereken basit.. Çık sahile.. Aç ağzını.. Bekle sadece.. Dur otur yerine; sabret biraz!.. Bekle.......... Var bir bildiğim..

3-5 "et"in kendiliğinden yaklaştığını göreceksin. Olanca çekingenlikleriyle dolanacaklar önce çevrende .. Sonra bir bakmışsın, sağ budunu sokmuş bile ağzından içeri.. Ağzını kapatman/ısırman gereken zamanı ıskalamazsan şayet, av senin.. güle güle kullan..


Yalnız.. yutma zamanını da doğru ayarlaman lazım.. 3-4 aya kalmaz, ağızda ekşimsi bir tat oluşmaya başlar.. arızalar çıkacaktır yaz ortasına doğru.. o tadı almadan çiğnediklerini yutman ve "neeexxt" diyebilmen lazım... Aksi taktirde ağzında hep o ekşi tat kalacak; unutma bunu..

Severdim ilkbaharı.. Benim gibi avlanmayı kendine yakıştıramayan, nasıl avlanılacağını bilmeyen, ama bir yandan da, farklı et türlerini merak eden şeytan tüylü salaklar için tadından yenmez bir mevsimdir..

Lakin..

Yaşlanıyoruz be dostlar... Sonbahar daha cazip geliyor artık.. İnandıramıyorum kimseyi amacımın "2 çift laf etmek, dvd seyretmek" olduğuna.. +1 olmuş, olmamış; kimin umurunda?

Farklı bir tat istiyor bünye.. Türk kahvesi gibi.. yahut hoş sohbet tatlı gibi..

Ama zihnimi kurcalayan birkaç kritik soru var.. "Kahvenin ardından yeniden et derdine düşer miyim?"; o hususta emin değilim bak işte.. yahut kahveye kadar olan zaman zarfında servis edilen hoş sohbet/dvd tatlılarıyla ömür geçer mi; bilemiyorum..

Starbucks tecrübelerim oldu acizane.. bilen bilir; yazmıştım(iç ses: yok lan, yazmadın).. O, görece uzun süren kahveli sohbetli günlerde, pirzolalar/köfteler hiç gelmemişti aklıma ne yalan söyleyeyim. Ama... Büyük lokma ye, büyük laf etme demişler.. Var bünyede bir açlık..

Her neyse.. Demem o ki,
Et iyidir, candır falan ama; tek başına ve uzun süre tüketildiğinde hazımsızlık yapar.. Arada hoş sohbet/dvd tatlılarıyla durumu hafifletip... En en sonunda, bol köpüklü/az şekerli bir türk kahvesiyle mideyi dinlendirmek lazım.. Demedi demeyin ;)

Hatta yeterince çok et çeşidi denediğinize inanıyorsanız(e bunun pirzolası var, bifteği var, bonfilesi var.. mangalı, kömür ateşi falan var.. haksız mıyım?); pis boğazlıktan vazgeçmek lazım..

Gülümsüyorsunuz şimdi ama.. Var Öküz'ün bir bildiği; ciddiye alın yazdıklarını.. Hoş sohbet tatlılar "nefes aldırır".. Türk Kahvesi candır; ömüre ömür katar.... Hem.. bakarsınız yanından çifte kavrulmuş lokum da çıkar, ha? ne dersiniz?(bebeler:P)

12 yorum:

Pixie dedi ki...

:)) garip adamsın bazen bu et düşkünlüğünü kendi mantığımda garipsiyorum açıkçası o film izlemek isteyen yanın daha bi benden gibi çünkü ama kendini ifade ediş tarzın çok hoş...
Ne diyim keyfine göre yaşa sen yine :))

pınar dedi ki...

pixie, :)))) evet garip bi et düşkünlüğü var ama senin yorumun kopardı beni :)))..

öküzcüm,bi ara açık açık iş kapıları aralayan evli hatuncuktan sonra sen bi et düşkünü oldun sanki :)

MagnaPersona dedi ki...

Allah bir aylık öğünler toplamı gibi kız nasip etsin. Eti, sebzesi, ara sıcakları, böreği, kahvesi, tatlısı... Her şey dahil. Amin.

Öküzün Önde Gideni dedi ki...

@Pixie: Et düşkünlüğümün pek abartılacak boyutta olduğuna inanmıyorum açıkçası. Sağlıklı bir erkekte olması gerektiği gibiyim; ne 1 fazlası, ne 1 eksiği(bence tabi)..

Teşekkür ederim efenim; pek incesiniz:)

@Pınar: Onunla alakası yok.. Tatlı/kahve arayışının saçtaki beyazların artışıyla ilgili olduğunu tahmin ediyorum. et düşkünlüğü ise doğuştan:P

@MagnePersona: Yarabbi şükür, amin:) (şimdi değil ama; 18 ekim'den sonra:P)

MMO dedi ki...

Yazını okurken hep aklıma sakızlı lokum geldi, sen de sonunda lokum demişsin zati. :)

Türk kahvesinin yanında hep su getirirler ya, o kahve içildikten sonra değil, öncesinde içilirmiş,kahveden önceki tadı (senin durumunda ekşimsi tat oluyor galiba)yok etmek ve kahvenin tadını daha çok almak için..

Ne istediğine karar verir ve hayatında bi temizlik yaparsan, türk kahven de gelir bi şekilde öküzcüm.. diyorum ben.

*Keşke bu sözleri kendime de diyebilsem, başkalarına umut vermek daha kolay. :)

emili dedi ki...

Alışmış kudurmuştan beterdir derler,senin için kahve bahane et şahane durumuna geçiş çok çabuk olabilir sanırım :)

Zeyno dedi ki...

Kırmızı et, sağlığa zararlıdır.Hele belli bir yaşa gelince, daha da dikkat etmek lazım. :) Türk kahvesine gelince, damla sakızlı tavsiye ediyorum. Kesinlikle...

Sokak Kedisi dedi ki...

Ben mi tuhafım bilmiyorum Öküzüm ama bu yazını okurken gülümsemekten daha ziyade canım acıdı sanki :(

Hiçbir kadına yakıştıramıyorum ET olmayı ben, çok basit bu, çok az, çok aşağılayıcı çünkü sadece ET olmak.

Eskiden senin gibi düşünen erkeklere çok kızar, onları suçlu sayardım fakat..... gördüm ki bazı kadınlar ET olmaktan memnun, isteyerek, tüm güçleriyle safi ET olmak için atlıyorlar avcının ağzına; tıpkı anlattığın gibi :(

Ve zincirleme devam ediyor bu iş, kadın av, erkek avcı. Hatta bazen kendini avcı sanan av oluyor da ruhu duymuyor...

İşin özünde paylaşmak yok ki hal böyle olunca, sadece kullanmak, sömürmek, fayda sağlamak var. İşte bu kısmı beni deli ediyor, bünyeme resmen kabartı bırakıyor...

Aslısın dedi ki...

Öğlen harika bir cheeseburger yedim, dükkan burger'de.

Üzerine bitter çikolata ve acı kahve istedi canım.
Salak gibi latte içtim, olmadı. Sonrasında yediğim acı çikolata ve içtiğim acı kahve de bozulan ağız tadımı geri getirmedi.

Her şeyin zamanı var, zamanla beraber akmalı; ona karşı savaşmadan, "dur lan noluyoruuzz" diye frene basmadan.

Şişman ümit usta yorumu gibi oldu ama bence bağlantılı :)))

Sndrfknella dedi ki...

Ben de Pixie gibi içim soğuyarak okudum bu yazını. Uzun zamandır blogları, kendiminki de dahil, ihmal etmiştim. Ne yalan söyliim, üşendim daha önceki yazılara göz atmaya... kalbini kıranlar mı oldu bu sıralar, yoksa ben mi kalp sıkıntımdan dolayı hassaslaştım bilemedim... Bu yazıyı okuduktan sonra "DVD seyredeceğin" (niyeyse 'ciddiye alınan kız'la illa bir DVD seyretme merakı var erkeklerde :p) kız(cağız)a üzüldüm hafiften. Senin burnun iyi koku alır kanımca... 3-5 filmden sonra yine ava çıkarsın sen, ama dikkat et sen av olma zira korkutucu derecede sıkı avcı ablalar var etrafta :)))))

Sevgiler,

Öküzün Önde Gideni dedi ki...

@Ayazma: Sakızlı lokum? Alla alla.. yemedim hiç.. merak ettim şimdi bak..

@Emili: Mümkündür.. ama aksi, daha bir mümkün "bence"..

@Zeyno: buram buram kokusunu alamadıktan sonra, neyleyim ben o kahveyi..

@Sokak kedim: Baknız önceki yazılarım.. seviyorum seni;)

@Aslı: Şu dükkan burger'i cidden merak ediyorum. içerisinde yarım kilo köfte olan devasa bir burgeri varmış mesela.. pek enteresan.. yemeksepeti'nde var mıdır acep?

Bence "koyvermek" pek akıllıca değil be Aslıcım.. Hele şu yaşta..

Mümkün olduğunca planlı / bilinçli olmalı her şey.. Arada gelen (süprizler krema tadında olmalı; pastanın kendisi değil)

Tez vakit, ertelemeye sebep olan ayrıntıları bertaraf etmek; gönülden geçeni kovalamak lazım.

@Sndrfknella: E dvd seyretmeyeceğiz de ne edeceğiz? Olasılıklar sınırlı..

Çay-kahve-tavla muhabbet..
dvd-müzik..
sabah kahvaltı..
iş çıkışı yorgunluk çayı.. o da şipşak..

okka...

"3-5 filmden sonra yine ava mı çıkarım" ? Ya.. av dediğin, hayattan çok farklı/ard niyetli yahut tü-kaka bir şey değilse?

Yani... Bazı şeyler olursa olur.. olmazsa olmaz gibi.. ince hesap derdinin, çakallık beklentisinin ne yeri ne zamanı diye düşünüyorum..

samimi paylaşımlar için pek teşekkür ederim ;)

Zeyno dedi ki...

Buram buram kokmasa, sana tavsiye etmezdim. Öküz...