4 Eylül 2009 Cuma

Salaklıklarım 3

1- Banka kartlarının ATM'lere ne şekilde sokulduğu hususunda tereddütlerim var. Her seferinde 1-2 deneme yanılmayla tutturuyorum. Tamam, chip kısmı yukarıda olacak... da... ya gerisi?

2- Göz çapkınlığı, "ayıp ulan!" bir durum olmadığı varsayımıyla gayet olağandır benim dünyamda. Güzele / beğendiğime bakarım. Radarlarım, 50mt yarı çaplı çember içerisindeki uçanı kaçanı kaçırmaz kolay kolay.

Ama serde salaklık var ya, karşılık verildi mi de utanırım sıklıkla:(
Düşünün; bir hanımı fena beğenmişim.. bütün gece gözlerim üzerinde olsa dahi, karşılık aldığımda kuvvetle muhtemel kaçırırım gözlerimi. "yok ben sana değil; tavana bakıyordum" imajı verip, caanım sevgili aday adayını soğuturum kendimden. (gerçi çok uzun zamandır yaşamadım bu tip şeyler; yıllar insanı afedersiniz "falloşlaştırıyor".. toparlamışımdır artık belki. kimbilir.. denemek lazım)

3- Bir o kadar da beceriksizim/kabiliyetsizim kadın-erkek ilişkilerinde..
Hiç unutmam; katıldığım gezilerden birinde kızıl saçlı/cillop gibin bir hanım kestirmiştim gözüme. bir insan 5 saat boyunca birlikte yürüyüp de, 2 küçük laf dahi etmeyi becerememz mi yahu? Lafı geçtim, uzaktan / çaktırmadan 2 kare fotoğrafını dahi çekemedim.

Ama.... Siz yaptınız beni böyle..
20-25 yaşıma kadar tükkanın önü dolup taştı.. Kılımı kımıldatmama gerek kalmadığı için de, "tavlama/yavşama/bıkmak usanmak-reddedilmek bilmeden saldırma/yalandan iltifatlar düzme" sanatlarını öğrenme ihtiyacı hiç duymadım bu yaşa kadar. Ne olduysa bir anda oldu; ve nerede gargamel burunlu yahut dombili var, bir tek onlar bakıyor artık vitrinden içeri.

Balık tutmayı da bilmiyorum, ki gidip kendi balığımı kendim tutayım.


4- Hani demiş ya Mevlana, "ya göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün" diye.. Ben bu işi bir ömür beceremedim sanırım. Bütün çocukluğu zıplayarak neşe içinde geçmiş ben; şimdi meymenetsiz suratlıların önde gideni dolanıyorum sokaklarda.

Tamam party men! de asla değilim; kabul. Eğlence anlayışım alışılagelene kıyasla bambaşkadır(hatta unutmazsam yazayım bunuda).
Ortalamanın keyif aldığı şeylere uzak olduğum için de, suratsız tarafımın ön planda olması görmezden gelemeyeceğim bir gerçek.

Ama içimin/özümün suratsız olduğuna asla inanmıyorum. aksine, gayet de sıcak kanlı olduğumu düşünmüşümdür hep(kendim olabildiğim ortamlarda sıklıkla "en sıcakkanlı" ben olurum).

Yalnızca en yakınıma gelebilenlerin gördüğü/bildiği bir sıcakkanlılık.. ya dışarısı??... yabancılar?? kime, ne faydası var bu gizli sıcakkanlılığın? neden dışarıya karşı bu denli kasıyorum? hiç bir fikrim yok.

Bazen kendimi Özhan Canaydın'a benzetiyorum.. Küçük Özhan Canaydın..

5- 30'umdan sonra süt içmeye, sütü sevmeye başladım. sen onca yıl 'bebe miyim ben, ne sütü! kola içeceğim ben!' diye gezin.. sabah akşam çay/kahve/kola lüple... boy kalsın tıfıl tıfıl.. sütü sevmeye / içmeye 30'undan sonra başla; olacak iş mi?

6- Az kaldı sopa yememe. Elin köy yerlerinde fotoğraflanacak sümüklü çocukları kovalayıp duruyorum. Geçenlerde "bey koş!! sakallı, bıyıklı bir adam bizim kızın fotoğraflarını çekiyor!" cümlesini dahi duydum.. Allah sonumu hayretsin..

7- Asosyalliğin b.kunu çıkartmak üzereyim sanırım; ki sahil koşularımın saati 24:00'e dayandı dayanacak. (e anacım, milletin evi yurdu yok mudur anlamıyorum. 7*20 sahilde bütün kadıköy'lüler)

8- Konu 'hayatı ertelemek' olunca, benden iddialısı var mıdır bilemiyorum.

Salaklıklarım 1: http://okuzunondegideni.blogspot.com/2009/03/salaklklarm-bolum-1.html

Salaklıklaırm 2: http://okuzunondegideni.blogspot.com/2009/03/duduklu-tencereler-salaklklarm-bolum-2.html

11 yorum:

Adsız dedi ki...

offff ATMler offf

Adsız dedi ki...

resimdeki hayvani cikaramadim. nedir o?

Öküzün Önde Gideni dedi ki...

hiç bir fikrim yok:(
hurriyet.com.tr'daki, 'nesli tükenen hayvanlar', 'garip hayvanlar' vb bir fotoğraf galerisinden kopyalamıştım..

[her ilgimi çeken fotoyu kaydetme gibi pis bir alışkanlığım var]

'yazıyla ne alaka?' diye hiç sorma..

Sokak Kedisi dedi ki...

Ruhsal ısını muhafaza edebilmen için hep kendin olabildiğin ortamlarda kalabilmeni dilerim :)

Öküzün Önde Gideni dedi ki...

'ruhsal ısı' ... yazdım bunu bir kenara[yeni metin belgesi:P].

zor... pek zor... kendi kendime b.k ediyorum geçen zamanı, farkındayım; ama zor işte öküzün yabancıların arasında özünü yaşayabilmesi.[sıklıkla sevmem insanları; sorun buradan kaynaklanıyor da olabilir. bir insan, saygı duymadığı bir kalabalık içinde ne denli rahat olabilirki?]

teşekkür ederim iyi dileğin için.

melankoli dedi ki...

bahsettiğin sümüklü çocuklarda duvara tırmandırır cinsten, arkadaşımın başına gelen olay;

- Bu küçük adam Bitlis'li Kadri...Ona tükürmeyi öğrettim ilk bana tükürdü kerata...

-eeee ne verirsen karşılığını aynen alırsın... :))) haklı çocuk.....kızmasaydın barii....

- Kızmadım...Kaçtım... :)))

çocuğun fotografını görmelisin nasıl haşin bakıştır o :))

http://img689.imageshack.us/i/mered.jpg/

fotografı upload ettim bakmak istersen.

Öküzün Önde Gideni dedi ki...

@Çiğdem: Sümüklü çocuk candır; ömür uzatır... :))

Anne Günlüğü dedi ki...

son maddede sanırım ben en güçlü adayım (bununla övünmek de ayrı acınası durum)

Öküzün Önde Gideni dedi ki...

Hayatı ertelemekle kim ne diye övünür? :S

Anne Günlüğü dedi ki...

Yaşanamayanlar için bahtsız olmak yerine işi salaklığa vurmak oluyor bu

Öküzün Önde Gideni dedi ki...

O hooo.. çok eski yazılar yau bunlar :S