28 Aralık 2009 Pazartesi

Öküz'ü cidden böyle mi arayıp buluyorsunuz?

Google analytics'in "arama motorlarında aranan kelimeler" kısmını bilirsiniz. "Sitenize kim hangi kelimeyi ararken ulaşmış?" onu gösteriyor...

Ahanda Öküz'ün ziyaretçileri şunları aramış google'da.. (bana da böyle aramalar yakışırdı!)

- Hadise'nin banyodaki pipisinin hali:
Hadise'nin pipisi? şu şarkıcı olan? deme yaaauu:)!

- 2010'un düdüklü tencere modelleri:
Bu ne lan?

- Kocayı avuçlarının içine almak:
Allah öküz misali tüm saftirik bekarları bu yamyamlardan korusun.. Nasıl bir psikoloji böyle bir kalıbın aranmasına sebep olur ki? evlerden ırak!! şeytan kulağına, tak tak tak tak...

Hayır bunlarla başa çıkacak donanım da yok bizde... Kafalar çok çok farklı çalışıyor.. hayatta akıl edemem/çözemem kadınsı şeytanlıkları..

- +18 bağlayıp tecavüz etme:
İlgili alet edevat 7*24 hazır yatağın başında... Kısmet olmadı ama hiç... çengel yahut metal yatak başlığı falan lazım.. evet; meraklı ama beceriksiz biriyim sanırım.

- Alasmaldık ve güle güle:
Ahaha:) .... karıştıran tek kişinin ben olmadığımı bilmek güzel!!

- Asuman Krose daha önce sevişti mi?:
Kroşe.... Yorumsuz

- Dombili kadın sex:
Merak kötü şey... Denedim.. denemez olaydım... dombili olmadığın varsayımıyla, yol yakınken vazgeç derim; ağzının tadını kaçırma..

- Fuck buddy erkek aşık olur mu:
Olur güzel kardeşim.. Gayet de güzel olur.. sen istedin diye değil ama; olacağı varsa olur...

- Fuck buddy'den sevgili olmaz:
X herhangi birinden daha düşük bir olasılık değil bence... aynı...
Olur olmasına da; süreç sancılı olabilir biraz... vaktin çok kıymetliyse zorlama.. kaldı ki zorlayarak zaten olmaz...

- Pipi kesen kadın, resimli videolu:
De git!... höst!! manyak... okuma benim blogumu! kışşşşt

- Pucca'nın gerçek kimliği:
Burda da mı? :) /fena değil; şirin kız.. çatlayın görmeyenler :P/

- Tarık Kakanın sevişme sahneleri:
Yorumsuz

- Kadıköy Fuckbuddy:
:) Yorma kendini yavrucuğum; bulamazsın öyle...

- Kafa sokma pornosu:
:) yorumsuz

- Memelere yumul:
Yumul uleyn!! kim tutar seni...

- Memesi ve pipisi görünen kadınlar:
of of... çok sakat... 4 yaşının üzerinde bunu arayacak kimse yoktur herhalde... 3 yaşında bel altı gerçeklikle tanışan bir jenerasyon geliyor...

- Orgazm sonrası ağlama:
Var... bizzat gördüm.... daha beter tepkiler de var hatta.. oldukça yaygın..

- Pipi nasıl kokar:
Nasıl bir insansınız siz yahu? Ben ki overdoze meraklı bir şeyim.. "vajina nasıl kokar" diye merak ettiğimi hiç hatırlamıyorum...

- Öküzün önde gideni kim:
merak kötü şey, öyle değil mi:)) çatlaaaaaa

- Sevişmek istiyorum:
"Hiç çekemem şimdi" diyen var mı?

- What is hug buddy:
Yok öyle birşey... ben uydurdum... sarılma ihtiyacınını paylaştığınız kişi. aşk yok, sex yok, soru yok.. sadece sessizlik... ve sarmalaşma var..

24 Aralık 2009 Perşembe

Bel Altı Cesaret & Öküzce Zırvalamalar


Gençken daha cesurdum ben... Gecenin bir vakti yük treninin vagonlarında, ormanda, barda, dekanın odasında, caddebostan sahilde, spor salonunda, denizde, sokakta, moda parkında falan tonla anısı var Öküz'ün.

Çok fena prim yaptığının farkında olsam da, kendimi kandıracak değilim: eskisi gibi değil bazı şeyler; içten gelmiyor... Uzun süre aç kalmadığım varsayımıyla marjinal tehlikeler "niyeki?" tepkisi verdirtiyor bünyeye..

Yaş ilerledikçe çok şey değişiyor(muş)..
Sevgilisiyle gece sarmalaşıp uyuduğunu anlatan bir kız arkadaşıma verdiğim tepki, daha dün gibi aklımda. Yahut gecenin bir vakti arabada bizi sohbet ederek bekleyen çift.... "deli mi yau bunlar! zevişmek varken sohbet de ne oloorki" demişti iç sesim...

Ne bileyim yahu; tavşan gibiydik...

Açlık yahut hayal gücü mevzusunda çok bir şeyin değiştiğini söyleyemem.. ama... aynı zamanda, damağa yansıttığı aroması pek enteresan olan, değişik bir tokluk da söz konusu.. miğde bulantısı gibi... ishal gibi afedersiniz:P (testesteron yahut damarlardaki "deli kan" oranı azalıyor muhtemelen.. de.. kabullenmek, sindirmek pek kolay değil bunu)..

Gerçi bel altı mevzularda monotonluk seviyesine geldiğim ilişkim de hiç olmadı ne yalan söyleyeyim; ama.... (iç ses: ahahaha... al sana bahane!)

Bilemiyorum.. bu değişimle gurur mu duymalıyım, utanmalı mıyım?




Duyuyorum çevremdeki kadınlardan "ah kocacıklarımız bizi şöyle bir apartman boşluğuna çekse" ile başlayan, ve, "nerdeeeeee.... " ile biten fantazileri... Hemen her kadın benzer şeylerden şikayetçi..

Ama... Haklı abi adamlar.. Tehlike olayını geçtim, mevzu bahis hayat arkadaşı/eş/garı falan oldu mu, işin rengi birkaç ton birden değişiyor....

Pure fuck-buddy ile yaşanılan şeylerin sakıncalı kısımlarını eşi ile yaşayamaz bir erkek(ortalama bir erkek tabi; yoksa eşini paylaşan bünyeler(xxxx'ler) dahi var elbette).

"Neden" diyecektir bazı kadın okurlar... "neden eşinizle de olmasın?"

E iyi de, sizi hem olmak istediğiniz "mahrem/özel/anne/aileden biri/eşim pozisyonlarında" tutup, hem de olmadık bir apartman boşluğunda kapıcıya/şarapçılara falan yakalanma yahut gecenin bir vakti karakollara düşme riskini nasıl göze alabilecek erkeq?

Tek boyutlu düşünüyorsunuz.. Bir erkeğin, hesap etmesi gereken tonla ayrıntı var... ve ötesinde, vakti zamanında bu ayrıntıları/yükü siz yüklediniz bize.. de farkında değilsiniz şimdi.

Ooff bazen isyan ediyor iç sesim... kadıngiller ne rahat... iyisi/kötüsü yok.. çaba yok.. dert tasa yok... yat sırtüstü, tamamdır.. bir de büyük memeler varsa, olanca öz güvenle nasıl da kasım kasım kasılırlar! /gerçekte asla öyle değil tabi de, biz erkekler öyle dahi olsa "allllahhhh!!" dediğimiz için, durum "bu" malesef.. Fiziksel farklılıklar hariç hemen hepsi aynı; "sex machine" diyebileceğim hiç bir kadın tanımadım/yüzlerine aksini söylesem de/.. (pardon 1 kişi tanıdım.. daha doğrusu kendini sex machine zanneden pek çok kadın tanıdım... da... gülüyorum onlara sadece) Oysa bizimki öyle mi?? aksiyon bizde, performans bizde, hayal gücü, teknik-idari yönetim, giriş-gelişme-sonuç... hepsi bizde.. Bir de üstüne hata mı yaptın! :) tüüüüüü allah belanı versin erkeq müsvettesi olursun mazallah..

Zor arkadaşım erkeq olmak..

Geçenlerde bir yerde okudum, "Yatakta iyiysen tosun, değilsen öküz olursun..." diyordu yazar..

Haklı... Sonuna kadar haklı.. (şeklen ucu bana dokunuyor lafın, farkındayım:P Da.. hemen hakkımı da yemeyin yahu; 60 değil, 30 yaşındayım.. var elbet benim de enteresan silahlarım:P(??) /iç ses: bunları karşıdan dinlemek hoş olabilir bak; yazayım bir kenara/ )

Böyle bu işler.. Bir erkek parasını ve iktidarını(stand up in the morning) aynı anda kaybetmeyecek... kaybetti mi? geçmiş olsun... yerden yere vururlar adamı..

İç ses: Konu neydi yahu?

21 Aralık 2009 Pazartesi

Lösemili Çocuklar

Hastanelerin onkoloji bölümlerine işi düşenler bilir; içeride sıklıkla hüzünlü / çaresiz / zehirli bir ortam söz konusudur.

O ortamdaki çaresizlikten/endişeli koşuşturmadan daha çok can acıtabilecek tek şeyin ise, yine aynı yerdeki çocuk hastaların gücü tükenmiş/ümitsiz bakışları olduğunu düşünüyorum.

Mezvu tam olarak bu değil aslında; ama "çocuk" dendi mi, hemen her konuda bir adım geri gitmeli bence. Dökülmüş saçlar.. maskeler.. bitkin/ümitsiz bakışlar.. tertemiz, bakmaya doyamayacağınız çocuk suratları.. fotoğraf o kadar keyifsiz ki, bahsettiğim manzarayı görüp de canı acımayana "insan" demem şahsen..

Neyse, yine çok dağıtacağım sanırım konuyu.. Hemen toparlayayım..
"Güzel bloggerın güzel okurları olur" genellemesinden hareketle, şu satırları okuyan herkesten İstanbul Çapa Tıp Fakültesi Onkoloji Bölümündeki lösemili çocukları ve okullarını ömrü hayatlarında bir kez dahi olsa ziyaret etmelerini rica ediyorum(evet; tedavileri çok uzun sürdüğü için, onlara özel bir okul[oda] var içeride).

Bir şeyler yapmak istediğiniz halde vaktiniz mi yok, yahut üşendiniz mi?.. Lösemili çocuklar derneğini kurcalayın..

Şu denizfeneri xxxxx'lerinin olayından sonra benzer gönüllü yardım hareketlerinden toptan soğumuş olsam da, lösev'in hiç bir falsosunu görmedim şimdilik..

Bahsetmek çok çirkin bu tip şeylerden, ama belki başka bir şeylere vesile olurum umuduyla paylaşmak istiyorum.

Öküz'ün hemen her sene acizane bağışta bulunduğu derneklerin başında lösev yer alır.(en az lösev kadar kıymetli işler yapan daha tonla dernek var elbette.. sakatlar derneği, omurilik felçlileri derneği, şehit yakınları derneği vs)

Biraz geç kaldım ama; örneğin hiç bir şey yapamasanız dahi, kurban bayramlarında ilgili parayı lösev'e yönlendirebilirsiniz. Gerçekten kesim yapıp, bağışçının evine makbuz ve noter onaylı kurban kesim tutanağı gönderen, rastladığım tek dernek.(bağış yapıp, hiç bir tepki alamamak keyifsiz bir şey.. en azından "aldık paranızı. merak etmeyin; en doğru şekilde kullanılacaktır.. teşekkür ederiz" falan denmeli)

Unutmayın.... Bağışlarınızı internet bankacılığını kullanarak da yapabileceğiniz gibi, söz konusu meblağı ödeyeceğiniz vergilerden düşmeniz de ayrıca mümkün..

Hangi dernek ne kadar dürüsttür, verilen paraların yüzde kaçı sizin umduğunuz şekilde değerlendirilir, bilemem.. Ama... Paylaşmazsam içimde kalacaktı; Lösev, yapılan bağışlara makbuz gönderdiğine şahit olduğum tek dernek(son gönderdiğimde yolladılar en azından - kurban kesiminden sonra evime "makbuz, noter onaylı kesim tutanağı ve teşekkür mektubu yollamışlar yahu; daha ne etsinler"..

Özet: lütfen ömrünüzde 1 kez dahi olsa, lösemili çocukları ziyaret edin. ve/veya bir şekilde(gülümseme armağan edin, oyuncak alın, konuşun vs) ve elinizden geldiğince yardımcı olun.. hiç hiç bir şey yapamasanız dahi, çevrenizde yapabileceğine inandıklarınızı bilinçlendirin. (yalnızca lösev için de değil; tüm dürüst çalışan gönüllü yardım hareketleri için).

Not: yorum silmek hiç adetim değildir aslında. ama olur ya yorumunuzu paylaşmak istersiniz, lütfen dernek ismi belirtmeyin.. zira hangi tarafta olursa olsun bir siyasi görüşün peşindeki yahut kıllandığım x herhangi bir derneğin adı geçerse, afiyetle sileceğim..

Yukarıda anlatmaya çalıştığım şey: sosyal yardım derneklerinin suyla çalışmadığı... hastaların, fakirlerin, evsizlerin, yaşlıların, açıkta kalmışların havayla beslenmediği... ve, "aaa iyiymiş.. aferim yardım edenlere" demenin ötesinde "elden geldiğince" bir şeyler yapmak gerektiğiydi.(en en kötü güler yüzünüzü yahut bir tas çorbanızı esirgemeyebilirsiniz mesela).

Anlyorum, 3-5 gerizekalı yüzünden "ohh. ben yemedim, sen ye" pozisyonuna düşürülmek iğrenç bir şey.. Ama.. samimiyetine inandığımız/işini doğru yapma potansiyelindeki organizasyonlar kurcalanabilir.. Yahut bağımsız çaba sarfedilebilir..

En en özet: Bencil yaşamayın.... Paylaşın.... Paylaşmayı erteleyip, kendinizi kandırmayın.... Duyarlı olun..

18 Aralık 2009 Cuma

Yaşlanıyoruz & Karışık Mevzular

Ana mevzu: Göz, karşı masadaki cillop kızdan önce yandaki annesini farketmeye başladıysa.... "eyvah eyvah" derim; başka da bir şey demem....

Acı gerçek: Yaşlanıyorsun!

Alt Başlık 1: Asla "olgun" merakım olmamasına rağmen, sıklıkla onlar çıktı karşıma.

"20'yle entel sidikleri yarıştıracağıma/çocukça fikirlerle-kaprislerle uğraşacağıma, 30-40'la oturur efendi efendi dvd'mi seyrederim" gibi bir hissiyat sanırım. (hemen bel altına yormayın; "hiç alakası yok".. kaldı ki, 40ların "vermem de vermem" oyununu 20'lerden farklı yahut daha basit sanıyorsanız, yanılıyorsunuz demektir)

Zor hakikaten yahu; bu kadar alıştıktan sonra da nasıl geri döneceğim 20'liklere bilemiyorum. Çevremde sayıca tükenmelerini geçtim, çok da uzaklaştım o dünyadan..

Kova beynim ısrarla "iyidir, iyidir... erken 20'ler = missss" dese de, diğer bir iç sesim "höstt! küçülde cebime gir", "asla hem beğeneceğin, hem de anlaşableceğin dinginlikte / tutarlılıkta bir "erken 20" bulamazsın" yahut "ayşe'yle olan uyumu/dinginliği hiç bir erken 20'de yakalayamazsın" vs diyor..

Kim kime baskın çıkacak bakalım.. (aslında bir halt yaşamışlığı yahut yarım çuval tecrübesi falan da yok; bakmayın öyle dediğine... konuşuyor işte! şimdiki yeni gençler, bir ömür beraber olunan kadın sayısını 2 senede yakalayıp, aşıyor..)

Puffff.. uğraşacak mecal var mı sanki de, çenemi yoruyorum?.... şu baştaki işleri biraz hafifletmem gerekiyor; ki radarları pasif moddan çıkartabileyim... sonra, öküz will back in town elbette... ("will back in town, will back in town".. "soon, soooon!" diye diye ömür geçti, orası ayrı tabi:P)

Alt Başlık 2: Şu göz/radar mevzu da ayrıca komiktir bak.. evcil hayvan besleyenler bilir; yaklaşan karşı cinslerini 300mt ileriden farkedebilirler.

Hiç ama hiç farklı değiliz..

Bir halt edeceğimden değil, yanlış anlaşılmasın.. ama en az 30mt yarı çaplı bir daire çizin etrafıma; uçanı kaçanı kaçırmam sıklıkla. (ki kız arkadaşlarım, beni kesen kızları farketmediğim için, "körsün, ama iyiki körsün" derlerdi hep. buna bir de 2 numara miyopiyi de ekle; ona rağmen 30mt).

Zihin 3 boyutlu bir harita yaratıp, dişinin bulunduğu koordinatları anında işaretliyor.. İlgini de çekebilmişse mevzu bahis kişi, aynı anda 300 şeyle meşgul olsan, yahut etrafta ortamı karıştıran +300.000 kişi olsa dahi, durumdaki değişimleri an be an kontrol altında tutup, not alıyorsun o haritaya (yaklaştı/bu tarafa baktı/gitti vs). Üstelik, tam olarak kafayı çevirip bakmana da gerek yok; zihinsel olarak/telepatik melapatik yollarla yapıyoruz bunu:P !

Kediden, köpekten, ötesi karşı cinsten, hatta yanı başımızdaki x herhangi birinden "çok farklı" zannediyoruz ya kendimizi... asıl komik olan bu sanırım.

12 Aralık 2009 Cumartesi

Sertap Erener'in Son Klibi Üzerine Öküzce Saçmalamalar


Sertap Erener'in yeni şarkısı için hazırladığı klibin video linkini göndermiş bu sabah bir arkadaş.. gözlerimi kırpmadan, 4-5 kez ard arda izledim.....

Öğle saatlerinde işe dalmışım; epey vakit geçmiş aradan ..
Hiç alakasız bir anda, defalarca klibini seyretmeme rağmen şarkı hakkında hiç bir fikrimin olmadığı dank etti.(şarkı sözleri hususunda sıkça yaşarım benzer mini hafıza kayıplarını. da.. farklıydı işte bu)

"İki cıbıldak gördü.. aklı başıdan gitti tabi öküzün" diyecektir bazı aklı evveller.... Aldığım mesaj ve yorumlardan net olarak görülebiliyorum bu, biraz da benim sebep olduğum "açlık fotoğrafını". Hatta bloggerlardan biri, lafını hiç esirgemeden "abaza" damgası dahi vurmuş geçen gün..

"Umursamıyorum" u gönülden yazabilmeyi isterdim.. Ama, tam da öyle değilmiş anlaşılan.

Nasıl bir psikolojidir bilmiyorum(keyifsiz bir koku aldığım için şimdilik self-muhasebe olayını erteliyorum).. ama bu 3 küçük "abaza/basit" mesajı dahi blog yazmaya soğutabildi açıkçası.

Cevap yazmamıştım aslında. Ama buradan o "senin gibi abazalar" la başlayan mesajı yazan arkadaşa bir not iletmek istiyorum izninizle: "aksiyon yaşayabileceği uygun partner bulamayana abaza denir be güzel kardeşim.. öküzün derdi çook başka.. da; anlayana tabi... sevmiyorum, ve bana söylenmesinden hoşlanmadığım için safetmek istemiyorum "sığ" kelimesini /kompleksliyim bu konuda/... ama sizde, yazdığım iki cümleyi okuyup, hüküm verme/yerlerde sürüme derdine girmeyin hemen..

Birini pervasızca karalayınca boncuk mu veriyolar, anlamıyorum ki.. Varsa bir hazımsızlık; sorunun kaynağına hesap sorun. Bana ne b.k atıyorsunuz?

Ben, beni eğlendiren, hüzünlendiren, düşündüren ayrıntıları paylaşmaya devam edeceğim.. sırf "aaa bu bel altı oldu", "aa bu yanlış anlaşılacak", "aa böyle yazarsam negatif prim yaparım/hakkımda şöyle düşünürler" diye yazamayacaksam aklımdan geçenleri, özgür olamayacaksam, ne anlamı var bu blogun? hayatımdaki eğlenceli detayların çoğu bel altından çıkıyorsa, hazmedemeyenlere b.k yemekten öte bir şey düşmüyor bence.

Ezik ve bel altı açlığı çenesine vurmuş insanlar yazmasın lütfen bana(bilhassa özel mesajlardan bahsediyorum. bilir onlar kendilerini; bunu da okuyacaklarına eminim)

Herneyse... konumuza dönelim.
"Klibi bir kez daha seyredeyim de, melodiyi anımsayayım" dedim.. Baktım, cıbıldak cıbıldak tonla vücut var klipte... iç ses: "oha!! bunlar neredeydi lan sabah!"

Klip baştan sona yarı sevişme modunda geçiyormuş; farkında değilim(düşünün yani; öküz dahi farkında değil! :P)..

Bel altı mevzularda 2 zayıf noktası var öküzün.. Kadıngillere ait bazı fiziksel ayrıntılar[ince detaylar] tüm hormonal dengesini alt üst edebiliyor.Öyle sandığınız gibi meme-g.t, yahut az biraz daha yaratıcı olanların olası tahmini gibi el-ayak vs değil burada sözünü ettiklerim..

Bahsi geçen muhteşem 2'liden biriydi işte bu sabah beni yarı bilinçsiz hale getiren.. Dedim ya; ne şarkının kendisi ne de klipte sevişenler hakkında hiç bir fikrim yoktu resmen..

Dudaklar.......... Sertap'ın dudakları...

Köfte dudak iyidir.. güzeldir.. denemeyenler denemelidir..
(Geniş dudak/ağız da güzeldir bak.. özellikle bel altı aktivitelerde enteresan maharetler sergileyebilir bu fiziksel artıya sahip kişiler)

Eski yazılarımdan birinde/bir tarafı ağrıyan genç erkek modeli/ bahsetmiştim Safinaz'dan.. (iç ses: aha.. sonunda ben de yaptım isim yakıştırma olayını).. Onunla öğrenmiştim ilk fetiş/abnormal merak unsurumu(nasıl bir rastlantıdır ki, 2. ve en fenasını da yine aynı kadında keşfetmiştim.. unutmazsam, onu da yazarım bir ara)..

Çilek aromalı lipstickler yeni çıkmıştı o sene.. Sürekli sürerdi dudaklarına(her santimetresi çilek kokardı hatta. çilek aromalı duş jeli, çilek aromalı sabun, çilek aromalı sakız vs).. İlk öpüşmemizde, şeklen tuhaf bir pozisyonda olsak dahi, "hobaraaaa!! bu da nesi böyle!! i love köfte dudak!!! kölen olam köfte dudak!" dedirtmişti bana..

Şekilsiz kalınlıktan bahsetmiyorum; yanlış anlaşılmasın.. Tekirdağ köftesi diyelim:P Tıpkı safinaz'ınki, tıpkı Sertap'ınki gibi...

Bugün defalarca o klibi seyrettim.. hala şarkı hakında pek bir fikrim yok.. hala sevişenlerin saç rengini sorun, söyleyemem.. Ama o dudaklar... puffffff.... aklı baştan aldı resmen..

Aşık olduğum/olacağım kadında bu "abnormal hormon delirticilerinden" olması asla şart değil.. Enteresandır benim aşkım.. tahta meme, armut dudak(??) falan tanımam.. görmem, umursamam (yüz güzelliği hariç).. Normal fiziksel beğeni ayrıntılarımın hemen hiç biriyle örtüşmez bu bahsettiklerim(demek göz/gönül başka, bel altı başka düşünüyormuş)

Ama...

Ama, hazır diyorum.. ebedi malzemeyi bulamadık.. bulmuşken öylesini bulsam? hı? olmaz mı? Zaten ultra koklagan, dokungan, öpüşken bir adamım... Öp öp bitmez o dudaklar yahu.. Aşındırmaktan yara eder insan o dudakları.. Ömrü uzar adamın resmen..

Not: klipte sevişme olayı biraz gereksiz olmuş bence... ama şarkı pek güzel(miş)... dinleyin, siz de sevin efenim:


not2: vakti zamanında bir otelde canlı izleme şansı yakalamıştım bu kadını. o nasıl bir sestir yahu? ağzım bir karış açık dinlemiştim.(uzaktan dudakları seçememiştim tabi o zaman; miyopi var bende)

not3: not2 ve not 3 arasında 4-5 saatlik bir fark var. Huzursuzluk sembolü gece telefonlarının biriyle dayımı acile kaldırdık. Bir kez daha hatırladım(neden hep unuturuz ki?) hayatta "can"ın ölümünden başka herşeyin yalan olduğunu..

Çok çok yakın değildik dayımla.. ama... üzülüyor/endişeleniyor yine de insan..

Allah tüm şifa ihtiyacı olanlara şifa, derman ihtiyacı olanlara derman, yakınlarına/sevenlerine de bir o kadar sabır versin..

7 Aralık 2009 Pazartesi

Gizli Ağda Ritüelleri ve Öküz'ün Hamam Fantazisi


Kadın milleti tuhaftır azizim..

Alışmışız iki bel altı laf duydumu kafaları eğip kikirdeşen memleketim kadınlarına..
Sanıyoruz ki, oraları buraları gerçekten çok çok mahrem bunların.

Yalan! Külliyen yalan!!

Bende öyle sanı(a?)rdım daha gençken.. Ta ki, bir kız arkadaşımdan, kadınlar arasında düzenlenen gizli ayinler / ritüeller hususunda bazı özel ayrıntıları öğreninceye kadar. // Gizli ayin, ritüel falan diyorum; abarttığımı sanmayın.. dışarıdan hiç bir erkek bilmez bunları.. masonik sırlar misali saklanır pipi sahibi er kişilerden.

Ağda mesela..
Evde ablasının, kardeşinin, arkadaşının olmadık yerlerine ağda yapan kadınlar mı dersin... mahalledeki salonlarda tanımadığı kadınlara m.çındaki tüyleri aldırtanlar mı dersin... şekilli mekilli(kalpli, harfli, amerikan modeli:P) sanat eserleri mi dersin... Artık, ne verdiyse Allah..

Of ki ne offf...... Düşündükçe soğuyasım geliyor kadınlardan....

Hemcinsinin yanında çıplak olmak ayıp değil ki.. ne var... bak amerikan filmlerine; bütün erkekler duşta cıbıl cıbıl diyeceksiniz...

İyi de.... sen bir de o erkeklerden birini, diğerinin önünde domalmış, mıçındaki tüyleri ağdalatırken hayal etsene!... arkadaki daha iyi görebilmek için kafasını iyice yaklaştırmış olsun hatta.... mesela dedim:)

Öğğyykkk.... O ne lan!

Nasıl bir genişliktir yahu bu:) ?
Neymiş; bebek cildi gibi olacakmış oraları... Yahu mayak mısınız; 300.0000 tane epilasyon yöntemi var... %100 pure bebek cildi de olmayı versin; başkasının önünde domalmak da ne oluyor? (bebelerle mi yarışıyorsunuz?) yuhhhh!

Domalma kelimesini de asla "mübalağa" sanmayın... içerideki sedyemsinin üzerinde malum yerlerini aldırmak için şekilden şekle giren kadınları hayal edin.. daha ne pozisyonlar var da; yazı yoldan çıkmasın diye paylaşmıyorum..

Akşam rakı-balık muhabbeti yaptığınız erkek arkadaşınız, sizden "özel bazı yerlerini temizlemek için yardım istesin mesela" :) direkt cinayet sebebi:)

Gülüyorum; ama aynen böyle kadın dünyasında...

Hamamlar da ayrıca enteresandır bak..
Ulan askerde bile koca bölük hamamda şortla/donla falan yıkanırdı(eski askeri birliklerde genelde hamam vardır); o ne öyle 50m2 yer içinde ortada sallanan 60 xox(ne desem bilemedim bir an).. kesin arıza çıkar; kan gövdeyi götürürdü..

7'sinden 70'ine; küçük memelisi, pamela memelisi, şişmanı, mankeni... 40 kadın... 40m2 içerisinde... ve hepsi çırılçıplak... (yalnızca 3-5 utangaç çamaşır/pikini yahut, peştemal mi ne var ya, o düttürüden takıyorlarmış)

iç ses: oyşşş:)

Vakti zamanında çok düşünmüştüm; "bir yolu olmalı! bir yolu olmalı!" diye kadınlar hamamını nasıl dikizleyebileceğimi... Yok abicim.... mahalleli tarafından kolunun bacağının kırılmasını, düşmeyi falan göze alabilirsan; ve elbette becerede bilirsen; buyur tırman çatıya... yok olmadı mı; kalan tek ihtimal, helikopter kiralayıp, deliklerden yarımşar santim meme görme uğraşı:) o kadar..

Allahtan etrafta hamam mamam yok da, eşşeğin aklına kırk yılda bir düşüyor karpuz kabuğu..

Not: hamam fotoğrafı ararken şunu buldum; bir göz atın..

foto: http://istanbulusevenadam.deviantart.com/art/hamam-3-49784923

4 Aralık 2009 Cuma

Arızayım 1

Bütün akşam seviştiğim kadınla, neden gece huzurla uyuyamıyorum? Neden o(nlar) yarım karış açık ağız(lar)ından akan salyalarla göğsümü ıslatırken, ben bütün gece tavanı seyrediyorum?

Ne arıza, ne gergin, ne saçma sapan bir adamım ben..

2 Aralık 2009 Çarşamba

Yersiz Yumurtalar

Olmadık şeylerin içine yumurta koyanlar; "ıyykkkk" demek istyorum size izninizle...

Ucuz Sanatın Baldır Bacak Israrı


Az önce bir dişi modelin(yahut şarkıcı, aktrist.. her ne iş yapıyorsa artık), "Yeşil Çam'ın Porno Günlerine döndük" açıklamasını okudum hurriyet.com.tr'de..

"Son zamanlarda çekilen bütün sinema filmlerinde ve dizilerde sevişme sahneleri var. Bu beni çok rahatsız ediyor. Bunlar, bir dönem Yeşilçam'da furya haline gelen porno filmlerini andırır oldu. Sevişme sahneleri olmadan da sinema filmi ve dizilerin başarılı olacağına inanıyorum. Hülya Koçyiğit, Türkan Şoray, Belgin Doruk ve Filiz Akın da birçok sinema filminde rol aldı ama ne sevişti ne de öpüştü..."

demiş..

Güzel de demiş.. Bellirsiz, muallak şeyleri sevmez Öküz.. Gerektiğinde "Kral çıplak" diyebilmek, bazı şeylerin isimlerini korkmadan dile getirebilmek lazım....

Akşam 3 dk kanallar arasında gezeyim diyorsun; 40 dizinin 30'unda birbirine yumulmuş gencecik insanlar, kim kimin karısıyla ne etmiş, kim kimin kucağında belli değil..

Dizileri ve ucuz fikirli filmleri baldır bacak izletiyor.
Behlül'le bilmemnenin(ismini unuttum) samanlıktaki maceraları, "ay şimdi öpüşecekler, şimdi sol memesi görünecek, şimdi pazularının göründüğü bir sahne var" .. vs.. bunlar para ediyor "ucuz" hayatta...

Yanlış anlaşılmasın; karşı değilim baldır bacak çekimlerine. Aksine bayılırım tahmin edeceğiniz üzere... de... işte... adı başkadır onun. Kendini kandırmaca, iki yüzlülük, ucuzluk... bunlar işte benim keyfimi kaçıran..

"Üç maymun"da o memeler görünmeseydi mesela? ne kaybederdi film?

Ha göründü de beni mi gerdi? elbette hayır.. ama hepimiz biliyoruz ki, film popüleritesinin %50'ye yakınını o memeler sağladı(kendimden biliyorum; ve beni kendinizden çok farklı sanmamanızı öneriyorum).

O zaman diyebilmelisiniz "tiraj için, para için, şan-şöhret için memeler" vardı diye. (hatta iki gün sonra barda ilgi çekmek için tshirtünü sıvayan kıza da söylenmemelisiniz, "vay motooor!" diye.)

Sol memesini sokakta gösterene başka şey, tv'de gösterene başka şey deniyor bu düzende.. Bir kandırmacadır gidiyor, orası kesin de; "kim kimi kandırıyor?" bu kısmı biraz karışık..

Bu ucuzluğun ya bilincinde olacağız, ya da "sanat" deyip halı altına süpüreceğiz.
"Hayatta bunlar var" deyip kamufle de edebilirz elbet; ama hayatta z.çmak, osbir çekmek vb daha pek çok ayrıntı da var malum.. Amaç o değil; kandırmayalım kendimizi..

Altlarındaki 100.000€'luk jipleriyle onlarda aynı şeyi benim için düşünüyorlardır muhtemelen; ama... çok acıyorum mu desem.. üzülüyorum mu desem.. bir şeyler diyesim var işte yeni nesil yeşilçam aktristleri ve dizi oyuncuları için..

( Erkeklere fazla sözüm yok bak:P Ohoo.. canıma minnet... bir dizide x aktriste yumuluyorum; diğer sinema filminde topluca dalıyorum.. hemen her biri de bir içim su malum... daha ne ister ortalama bir erkek.. missss.. )

Ama aktristler... Orada iş farklılaşıyor.. Çünkü yaptıkları şeyi ısrarla başka bir şeymiş gibi göstermeye çabalıyorlar.. Çünkü 2 yüzlü, sevimsiz bir durum var ortada.

Yazmıştım daha önce; göz atınız lütfen: Al Bundy Gördüm Kendimi .. Sinir oluyorum şu modern şaçmalıklara.. izninizle yeniden paylaşayım..
Öküz "hormonları için" aşksız sevişince "tüüüüü !! allah belanı versin ahlaksız herif".... Aktristler para için, ego için, şan-şöhret için sevişince(cümle alemin önünde hemde), "sanat"...

ohh !! ... ne ala..

Bir de şey vardır bilirsiniz, "hiç bir şey hissetmiyoruz ki!! hissetmiyoruz ki!!" olayı:) Çok gülerim buna:)

Başkalarını kandırmaları hadi neyse de; kendileri de inanıyorsa buna.. yazık yahu..
Gece yatağınıza yattığınızda hiç mi durum muhasebesi yapmazsınız? Hiç mi "Naapıyorum ulan ben?" demez bir bünye.. Özellikle hassas bünyelerde, deriiiiin psikolojik yaralar bırakmaya adaydır bu mevzu.. diyeyim ben size..

Düşünsenize; hangi kadın sabah kenan imirzalıoğlu'yla, yahut hangi erkek xx aktristle sevişip(hangi birini sayayım; hepsi birbirinden cillop) akşamına "hiç bir şey hissetmedim ki" diyebilir:) Kime ne anlatıyorsunuz yahu; biz de insanız:)
(Akşam evde, sabahki çekimi düşünüp osbir çeken; ertesi gün ise televizyonlara "hiç bir şey hisetmiyoruz ki!" diyen aktör,aktrist fotoğrafları var kafamda... da; lafın ucu kaçar diye devamını getirmiyorum...)

Yakiinen bilirim; BMW'den vazgeçmek oldukça güç.... Çok fena köleleştirir adamı.. ama.... en azından durumun bilincinde olup, adını koyun yaptığınız şeyin.. Diyebilin ki; "para için, ego tatmini(şan-şöhret) için yapıyorum.. yahut onlar için katlanıyorum"..

Olası sıfatlara, yakıştırmalara göğüs gerin.. Ayıp değil.. dedim ya; hemen hepimiz bir şekilde kölesiyiz o BMW tutkusunun.. Siz de deyin ki; "ben de kölelik görevimi böyle yerine getiriyorum; dişiliğimi, görece de olsa tenimi sunuyorum milyonların gözüne.. siz dönüp kendi m.çınıza bakın.."..

Yahut hiç birini mi yapamıyorsunuz; kafayı öne eğip "Öküz'ce seçimler yapanlara" laf atmayı kesin bir zahmet.. "tü-kaka'nın önde gidenleri, bizzat sizin gibi samimiyetsiz ve ne olduğunun/ne yaptığının bilincinde olmayan insanlardır".. bence....

Şöyle bir durup düşündüğümde, top 10 listemdeki hiç bir filmde baldır bacak sahnesi olmadığını görüyorum.. Shawshank, seven samurai, dirty rotten scoundrels, forrest gump, star wars, exorcist.... hiç birinde... ve hemen hemen tek bir sahne de dahi..

Enteresan değil mi?

"Bunlar aşk filmi değil ki" diyeceksiniz.. Bodyguard, eternal sunshine of the spotless mind.... offf ne diye sayıyorum ki.. eski hülya koçyiğit'li, tarık akan'lı aşk filmlerinden ötesi var mı yahu? (öküz sevmez türkan şoray kadr inanır'ı.... tarık akan-hülya koçyiğit'çidir ulta boş vakitlerinde)

nerede meme? nerede ucu kaçmış, amacı şaşmış baldır bacak?

Ne için? para için.. şan - şöhret için... adı ne bunun? varın siz yakıştırın....

Ahanda bu da, Hülya Koçyiğit'in kızı(gülşah,güllüşah) için yazdığım bir yazı: http://okuzunondegideni.blogspot.com/2009/02/ne-oluyoruz-yahu.html